Adana Özel Ortadoğu Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu İpek Tadır, beş duyunun insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Duyuların sadece çevresel algıyı sağlamakla kalmadığını belirten Tadır, aynı zamanda ruhsal durumlar ve bedensel tepkiler üzerinde derin izler bıraktığını kaydetti. “Gördüğümüz, duyduğumuz, kokladığımız, tattığımız ve dokunduğumuz her şey, zihinsel ve bedensel belleğimizde bir iz bırakır.” diyen Tadır, bu duyusal izlerin zaman zaman geçmişte yaşanmış olayları tetikleyebileceğini vurguladı.
Bazı kokuların kişiyi bir anda çocukluk anılarına götürebileceğini, bazı melodilerin ise kalp ritmini yavaşlatarak sakinleşme hissi oluşturabileceğini ifade eden Tadır, “Tanıdık bir tat mutluluk hormonlarının salgılanmasını sağlayabilir, bir dokunuş güven hissini artırabilir. Bu örnekler duyularla duygular arasındaki güçlü bağa işaret ediyor.” dedi.
Özellikle travmatik deneyimlerin duyusal hafızada saklanabildiğinin altını çizen İpek Tadır, “Geçmişte yaşanan bir olay, bugün karşımıza çıkan bir koku, ses ya da görüntüyle bir anda canlanabilir. Bu da kişinin o travmayı yeniden yaşamasına neden olabilir.” açıklamasında bulundu. Bu durumun özellikle kaygı, panik atak ve depresyon gibi rahatsızlıklarda sıkça gözlemlendiğini anlatan Tadır, terapi süreçlerinde duyusal hafızayla çalışmanın bu açıdan büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Duyusal hafızanın terapötik çalışmalarda etkili biçimde kullanıldığını hatırlatan Uzman Klinik Psikolog İpek Tadır, EMDR, beden odaklı terapi ve duyusal farkındalık teknikleriyle, bireylerin geçmişle olan bağlarını sağlıklı şekilde çözümlemelerinin mümkün olabildiğini söyledi. İnsan zihninin beş duyuyla ne kadar güçlü bağ kurduğuna işaret eden Tadır, bireylerin duyular yoluyla kendi duygularını tanımalarının ve fark etmelerinin psikolojik iyilik hali açısından değerli olduğunu sözlerine ekledi.