İnsan vücudu son derece kompleks bir yapıya sahiptir. Bünyenin mükemmel bir şekilde çalışmasına yardımcı olan pek çok faktör mevcuttur. Bunlardan biri de probiyotiklerdir. Bedende doğal olarak yer alan probiyotikler vücut sistemlerinin dengeli ve düzenli bir şekilde çalışmasına katkı sunan yararlı bakteri ve mayalardır. Enfeksiyona ve hastalıklara yol açan bakterilere mücadele eden probiyotikler, metabolizma başta olmak üzere diğer organları korur. Zararlı bakterilerin hastalık yapıcı özelliklerini yok eder.
Vücudun sağlıklı bir şekilde çalışması için ‘iyi’ ve ‘kötü’ bakterileri dengeleyen, kişiyi hastalıklardan koruyan probiyotiklerin yararları şu şekilde sıralanabilir:
Probiyotik ve prebiyotik aynı kavramlar değildir. Probiyotikler; insan vücudunda bulunan faydalı bakterilerdir. Prebiyotikler ise besinlerle tüketilen ve sindirim sistemine katılmayan bileşenleridir. İnsan bedeninde değişik nedenlerden probiyotik sayıları azaldığında prebiyotikler takviyelerle desteklenebilirler. Bu bileşenler probiyotiklerin miktarını ve etkinliğini artırır.
Bağırsakların düzenli çalışması önemlidir. Bu sizin iyi bir metabolizmaya sahip olduğunuzu gösterir. Bağırsak florası; yağlı gıdalar, şekerli ürünler ve rafine karbonhidratların yoğun şekilde tüketilmesiyle bozulabilir. Bağırsak florası bozulduğunda diyetten günde ek olarak 150 kkal daha enerji alımına yol açar. Enerji dengesini oluşturmada ve yağlanmada bağırsaktaki iyi ve kötü bakterilerin rolleri vardır.
Prebiyotik içeren ürünler özellikle bağırsak sağlığı üzerinde olumlu etkiye sahipler. Bağırsak florası bozukluğuna ilişkin ishallerde prebiyotik çeşitler bağırsak düzenleyici olarak planlanabilir. Prebiyotik özellikli gıdalar mide ve sindirim sistemi problemlerini azaltmakta oldukça faydalıdır. Bağırsaklardaki mevcut ‘iyi ve kötü’ bakteriler arasında ölçülü bir dengenin oluşması kabızlık, ishal, gaz ve şişkinlik gibi sorunları giderir. Prebiyotik besinler bağırsaktaki dengeyi kurar. Bu yüzden prebiyotik içerikli bir beslenme düzeni için hemen harekete geçilmelidir.
Gelişmiş ülkelerde; yüksek miktarda rafine karbonhidrat, bol kırmızı et tüketimi ve az posa alımına bağlı olarak kolorektal kanserlerin görülme sıklığı artıyor. Prebiyotik yüklü besinler, bağırsak florasını güçlendirdiği gibi kansere karşı da koruyucu etki oluşturuyor. Ayrıca alerjik reaksiyonları azaltmadaki etkileriyle öne çıkıyorlar.