Göz kapağının gözün bir bölümünü veya tamamını kapatacak biçimde aşağıya sarkması olarak tanımlanan göz kapağı düşüklüğü (pitozis), kişide pek çok nedene bağlı olarak gelişebilir. Genel olarak ileri yaşlarda göz kapaklarında elastikiyet kaybı ve sarkma görülebileceği gibi doğuştan da ortaya çıkabilir. Hastalık katarakt, glokom ya da göz çizdirme gibi göz ameliyatlarından sonra da meydana gelebilir. Bireyi olduğundan daha yaşlı ve yorgun gösteren bu sorun görmeyi kısıtlayabilir veya tamamen engelleyebilir. Göz çevresinde oluşan torbalanma, kırışıklar ve sarkmalar insanı mutsuz eder. Söz konusu rahatsızlık tedavi edilmediğinde fiziksel ve ruhsal problemlere yol açabilir.
Pitozis rahatsızlığı tek gözde veya iki gözde her yaşta görülebilir. Hastalık bu şikâyetlerle kendisini gösterir:
Göz kapağı düşüklüğünde hekimin önerileri doğrultusunda ameliyatlı ve ameliyatsız tedaviler düşünülebilir. En sık yapılan estetik ameliyatlar arasında göz kapağı operasyonları ilk üç sırada yer alıyor. Doğru ellerde gerçekleştirilen cerrahi müdahaleler yüz güldürücü sonuçlar verir. Ancak pek çok kez cerrahi yöntemlere sıcak bakılmayabilir. Bu durumda ameliyatsız tercihler gündeme gelebilir. Hastalığın kendiliğinden iyileşmesi beklenmemeli. İyileşme sürecinin uzaması halinde ‘göz tembelliği’ durumu meydana gelebilir.
Cerrahi yöntem tedavide; öncelikle göz kapağı düşüklüğüne neden alan levator kasının düzeyine bakılır. Buna göre ameliyat şekli belirlenir. Yetişkinlerde lokal anestezi uygulanır. Operasyonda levator kası kısaltılarak görme kolaylaştırılır. Yaklaşık 30 veya 60 dakika süren müdahale sonrasında hasta iki haftada sağlığına kavuşur.
Göz kapağı estetiğinde son yıllarda sık başvurulan ameliyatsız tedavi metotlarıyla arzu edilen görünüme kavuşmak mümkün olabilir. Bu uygulamalar henüz ameliyat gerektirmeyen bireylerde önleyici tedavi fırsatları sunuyor. Günümüzde yaygın bir biçimde gerçekleştirilen ve belirli aralıklarla tekrar edilmesi gereken ameliyatsız gözkapağı estetiği yöntemleri şu şekilde sayılabilir:
Lazerle Göz Kapağı Estetiği: Halen ameliyat olma sınırına gelmemiş bireylerin sarkan göz kapakları lazerle tedavi edilebilir. Göz kapaklarında veya çevresindeki katlantı, kırışıklık ve çizgilenme lazerle giderilebilir. Deri sarkmaları ve kırışıklıklar yok edildiğinde bütün yüze yansıyan bir canlanma yakalanabilir. Bu işlem için genel anesteziye gerek duyulmaz. Lazerle alt ve üst göz kapağı tedavi edilir. Kısa süren bu uygulamayla göz çevresindeki kırışıklıklar iyileştirilir.
Plazma Enerjisi Tedavisi: Göz kapağı düşüklüğü ve torbalanma tedavisinde plazma enerjisi ilgi gören tercihler arasında yer alıyor. Bu işlemde plazma enerjisi üreten cihaz kullanılır. Uygulamanın gerçekleştiği alanda gaz halinde var olan su buharı ve azot, yüksek enerji sayesinde plazma enerjisine çevrilir. Bu enerjiyle ciltte hedeflenen kısım buharlaştırılarak sorunlu dokular yok edilir, orada iyileştirme ve tazelenme sağlanır. Göz kapağındaki fazla deriyi buharlaştırma işlemi olan plazma enerjisi ile ameliyatsız ve yan etkileri daha sınırlı bir müdahale yapılıyor. Bu yöntem daha çok ameliyat olmaktan çekinen her yaş gurubundaki kişilere yönelik doğru bir tercih olabilir. İşlemin ardından 3-4 gün şişlik, kızarıklık ve kabuklanma gibi reaksiyonlar olabilir.
İple Asma Uygulaması: Ameliyatsız göz kapağı estetiği seçeneklerinden biri olan iple asma yöntemi; sarkan göz kapaklarını eski konumuna getirmeyi hedefler. Bu uygulamayla göz kapakları gerektiği kadar kaldırılır. Deri yüzeyinde kesi yapılmadığı için iyileşme süreci kısadır. Cerrahi ipin kullanıldığı işlem acı hissedilmeden 20 dakika gibi kısa bir sürede gerçekleşebilir.
Dolgu Enjeksiyonları: Yaşlanma döneminde şakaklarda yumuşak doku ve kemiklerde erime, kas ve bağ dokularda değişim meydana gelebilir. Şakaklar sarkarken gözlerin bu alana denk gelen kısımlarında kısalma yaşar ve kaşlar aşağıya düşer. Şakak veya göz kapaklarına yönelik dolgu enjeksiyonları kaş ve göz kapaklarının daha gergin ve kalkık olmasına yardımcı olur. Şakak ve kaş dolgusunda etkisi ortalama 12 ay kadar sürebilir.