Halk arasında 'zehirli guatr' olarak da bilinen graves hastalığı (hipertiroidizm), toplumda yaygın olarak rastlanan tiroid bezi hastalıkları arasında yer alıyor. Tiroid bezinin fazla çalışmasına bağlı olarak vücutta aşırı miktarda hormon üretilir. Tiroit hormon değerlerindeki yükselme sonucu oluşan hipertiroidizm tablosu, otoimmün (bağışıklık sisteminin yanlışlıkla vücudun normal dokularına saldırması) bir hastalıktır.
Sinir sistemi fonksiyonundan beyin gelişimine, metabolizma hızının yükselmesinden, zihinsel ve fiziksel değişikliklere kadar pek çok farklı alanda etkileri hissedilen hipertiroidizmin sık görülen belirtileri şunlardır:
Yorgunluk, kilo kaybı, terleme, çarpıntı, adet düzensizliği, ellerde titreme, anksiyete, nemli cilt, huzursuzluk, sinirlilik, ishal, kısırlık, sıcağa karşı hassasiyet, guatr, cinsel istekte azalma, bağırsak hareketlerinde sıklaşma, gözlerde dışa doğru çıkma, saç dökülmesi, ciltte kalınlaşma, kızarıklık, kalp atışında hızlanma, uyku bozuklukları.
Zehirli guatra bağlı olarak gelişen bir göz rahatsızlığı olan “graves oftalmopatisi”, graves hastalarının yaklaşık yüzde 30’unda rastlanır. Gözün arka bölümünde yer alan kas ve diğer dokularda birtakım karbonhidratların birikmesiyle meydana gelen graves oftalmopatisi, hipertiroidizm ile aynı anda görülebileceği gibi daha sonraki aylarda da ortaya çıkabilir. Tam nedeni bilinmeyen bu durumun tiroit fonksiyonlarını bozan TRAb adlı antikorların göz çevresinde yol açtığı değişimden kaynaklandığı düşünülüyor.
Graves oftalmopatisi semptomları şu şekildedir: Gözlerin dışarı doğru çıkması, görme kaybı, çift görme, ışığa karşı duyarlılık, gözlerde kumlanma, kızarıklık, iltihaplanma, basınç ve ağrı, göz kapaklarında şişme ya da çekilme.
Öte yandan graves hastalığının ender rastlanılan bir bulgusu olan “graves dermopatisi”, öncelikle topuk ve baldır bölgesi olmak üzere deride kızarıklık ve kalınlaşma şeklinde kendisini hissettirebilir.
Genellikle 40 yaş altı kadınlarda görülen zehirli guatr hastalığının tedavisinde üç farklı yönteme başvurulabilir:
Bu tedavi biçimlerinden hangisinin tercih edileceği hastalığın derecesine göre değişebilir. Uygun tedavi şekli hasta üzerinden yapılan tetkikler doğrultusunda endokrinoloji uzmanı ya da endokrin cerrah tarafından belirlenir.