Grip ve nezle gibi mevsimsel hastalıkların atlatılmasında çorba içmek gerçekten işimize yarıyor mu? Soğuk algınlığı geçiren kişilere mercimek, tavuk suyu veya tarhana çorbası içirmek gerçekten de iyileşme sürecine yardımcı olur mu? Özel Adana Ortadoğu Hastanesi sizler için yanıtladı.
Çorbalar sofralarımızın vazgeçilmezi. Her mevsim, bedenimizin sıvı besin ihtiyacını karşılamak için tüketmemiz gereken çorbalar özellikle soğuk ve kuru havalarda, cildimizin nem kaybını da belli bir oranda önlüyor. Bununla birlikte toplumda nezle ve grip gibi hastalıklarda da şifa niyetine çorba içmek yaygın bir alışkanlıktır. Bu artık geleneklerimizin vazgeçilmezindendir.
Soğuk algınlığına karşı en çok tercih edilen ise çorba tavuk çorbası. Ayrıca tarhana ve mercimek çorbalarının da bağışıklık sistemini güçlendirdiğine yönelik bir inanış var. Peki ama uzmanlar da aynı fikirde mi? Çorbalar bazı hastalıklara karşı pozitif etki gösteriyor mu? Gelin bu sorunun yanıtını birlikte arayalım.
Hastalık durumlarında çorba içmenin temel işlevi daha sağlıklı beslenmek ve bağışıklığı güçlendirmektir. Kış mevsiminde sıcak çorba tüketmek belli bir oranda vücut direncimizi arttırmamızı sağlıyor. Vücut ısısını arttırarak soğuk havalarda üşümemizi de engelliyor. İçeriğinde bulunan sebze ve baklagiller, makro ve mikro besinler daha sağlıklı beslenmemizi sağlıyor. Özellikle içerisinde kırmızı et barındıran çorbalar da vücudumuzun hastalıklara karşı direncini arttırıyor. Soğuk algınlığı, nezle, grip gibi mevsimsel hastalıklara yakalanma riskimizi önemli ölçüde azaltıyor.
Diyetisyenler de vücudun direncini arttırmak açısından çorbanın iyi bir destekçi olduğu görüşünde. Özellikle de mevsimine uygun şekilde ıspanak, pancar, kereviz, karnabahar, brokoli ve pırasa gibi sebzelerle yapılan çorbalar tam anlamıyla vitamin deposu. Sebzelerden edinebileceğimiz A, E ve C vitaminleri vücudun bağışıklığını güçlendirici etkiye sahip.
Chets isimli bir akademik dergide yayınlanan laboratuvar çalışmasının raporuna göre tavuk suyu çorbasının soğuk algınlığı vakalarında olumlu etki gösterdiği belirtiliyor. Boston Üniversitesi Beslenme Profesörü Joan Salge Bake de bu görüşü paylaşıyor.
Beslenme uzmanları, eski asırlardan bu yana tavuk suyu çorbasının soğuk algınlığına bir çare olarak kullanıldığını belirtiyor. Özellikle iştahsızlık yaratan bu gibi hastalıklarda vücudun gereksinim duyduğu protein, mineral, vitamin ve enerjiyi sağlayarak zayıf düşmemizi engelliyor. Yüksek ateş ve ishal gibi durumlarda vücuda sıvı ve elektrolit kazandırmak için ideal bir yol. Kasları gevşetiyor ve soğuk algınlığının vücutta yarattığı semptomları hafifletmeye yardımcı oluyor.
Yüksek protein değerine sahip olan tavuk suyu çorbası, hastalık dönemlerimizde bedenimizin gereksinim duyduğu enerji ve gücü bize vermesi açısından önemli. Lif bakımından zengin, kan şekeri üzerinde dengeleyici etkisi var.
Bağışıklık sistemini destekleyen A ve C vitaminleri, mikroplara karşı en önemli silahlarımız. Çorbanın içeriğinde hangi besinlerin olduğuna göre değişmekle birlikte, bu vitaminler açısından zengin bir çorbanın da bağışıklık direncimizi arttıracağını söyleyebiliriz.
İçerisinde soğan, kereviz, havuç ve sarımsak gibi sebzeler bulunan bir çorba bize A, C ve K vitaminleri kazandırır. Bu vitamin ve mineraller, bağışıklığımızı güçlendirmekle kalmaz aynı zamanda iyileşme sürecimizi de hızlandırır.
Zerdeçal bitkisinin antiviral, antioksidan ve anti enflamatuar özellikleri bulunur. Öksürük ve balgam giderici etki sağlar. Bununla birlikte ilikli kemik suyu da zengin jelatin ve glutamin içeriği sayesinde bağırsak duvarımız üzerinde koruyucu ve onarıcı etki gösterir.
Türk toplumunun en çok tükettiği çorbalar olan mercimek, tarhana, yayla ve ezogelin çorbalarının da sağlık açısından faydalı olduğu düşünülmektedir. Açıkçası hepsinin besin değeri oldukça yüksektir.
Mercimek çorbası bitkisel protein açısından en önemli kaynağımız olmakla birlikte lif bakımından da zengindir. Midede uzun süren tokluk hissi yaratması, bağırsak dostu olması, kan şekeri dengesini sağlaması, kolesterol düşürücü etkisi ve yüksek demir içermesi sayesinde mercimek çorbası sağlığımız için faydalıdır.
Ezogelin çorbası ise kırmızı mercimekten yapılır. Dolayısıyla mercimek çorbası ile benzer özellikler gösterir. Kalp hastalıklarına karşı koruyucu bir etkisi olduğu düşünülmektedir.
Yayla çorbası yoğurtla yapıldığı için doğal olarak şeker ve kolesterol gibi durumlara karşı koruyucu etki sağlar. Bağışıklığı güçlendirir. Diş ve kemik gelişimi üzerinde olumlu etkiler gösterir.
Tarhana çorbası ise hasta olduğumuz dönemde vücudumuzun kendisini daha hızlı toparlamasına katkı sağlıyor. Mineral ve vitamin içeriğinin zengin olması dışında iştah açan tarhana çorbası dolaylı olarak bedenimizin zayıf düşmesine engel oluyor.
A, B1, B2 gibi vitaminlere, demir ve kalsiyum gibi minerallere sahip olan tarhana çorbası hazırlanırken içerisinde mercimek, kıyma ve nohut da ilave edilirse tam bir protein deposuna dönüşüyor. Probiyotik içeriği de son derece yüksek olan tarhana sindirim sorunları yaşayan bireyler için de öneriliyor.
Mantar çorbası, mısır çorbası ve ıspanak çorbası da toplumda en çok tüketilen çorbalar arasında. Peki mantar çorbasının sağlığımız üzerinde ne gibi bir olumlu etkisi olabilir?
Mantar bitkisinin bir çeşit vitamin deposu olduğu hepimizin malumu. Mantar çorbası da kalsiyum, bakır, fosfor ve potasyum gibi minerallerin yanı sıra A, B, D, P, K vitaminleri açısından da bir hazine. Yüksek protein düzeyi ile uzun süreli tokluk hissi sağlayan mantar çorbası, vücudumuzun hastalıklara karşı direncini de arttırmaktadır.
Ispanak çorbası ise özellikle yüksek tansiyon üzerinde önleyici bir etkiye sahiptir.
Özellikle lif açısından zenginliği ile öne çıkan mısır çorbası, sindirim sistemi üzerinde düzenleyici etkidedir. Kalsiyum ve B vitaminini yüksek oranda barındırır. Bu da kemik gelişimimizi destekler.