Makula dejenerasyonu olarak da bilinen sarı nokta hastalığı, dünyada görme kayıplarının en önemli nedenleri arasında geliyor. Genellikle daha çok 55 yaş sonrası bireylerde görülen ve ilerleyici bir seyir izleyen bu hastalık; gözün retina tabakasının ortasında yer alan ve net görüş için önemli bir işleve sahip makula bölgesinde gelişir. Görmenin yüzde 80'i sarı noktada odaklanarak buradaki hücreler sayesinde gerçekleşir. Bu bölge yardımıyla kişileri tanımak, kitap okumak, yazmak, saate bakmak, televizyon izlemek veya araç kullanmak gibi birçok günlük faaliyetimizi yapabilir ve baktığımız yerin merkezini belirleyebiliriz. Makula sağlıklı çalışmadığı takdirde hastalar merkezde bir nokta görür ve halka şeklinde bir görüşe sahip olur. Yaşa bağlı olarak ortaya çıkan ve kalıcı körlüğe neden olmayan bu hastalığın takibi ve kontrol altına alında tutulması önemli. Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. A.Muttalip Taşkın, sarı nokta (makula dejenerasyonu) hastalığı hakkında bilgiler verdi.
Sarı nokta hastalığının ‘kuru ve ıslak’ olmak üzere iki çeşidi vardır. Kuru tip sarı nokta hastalığı; makula bölgesindeki hücrelerin yavaş yavaş ölmesiyle uzun yıllar içerinde ilerler. Hastaların yüzde 90'ını oluşturan kuru tip sarı nokta hastalığında görme kaybı ani gelişir ve hızlı seyreder. Hastaların yüzde 10'u grubundaki ıslak tip sarı nokta hastalığı ise makula bölgesinde yeni kan damarları büyümesiyle ortaya çıkar. Retina altında anormal damarların gelişimiyle o alanda kanama ve sıvı birikimi meydana gelir. Bu kanama ve sıvı retina hücrelerine zarar verir ve bu durum görme kaybına yol açar.
Sarı nokta hastalığının belirtileri ise;
Sarı nokta hastalığıyla kişi düz bir çizgiyi eğri, yüzleri tanımada güçlük, detaylı bir iş yapıldığında daha fazla ışığa ihtiyaç duyma, renk ayrımında zorluk şeklinde bir dizi olumsuzlukları yaşayabilir.
Aynı zamanda “Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu” diye tanımlanan sarı nokta hastalığında yaş ilerledikçe risk faktörleri de artıyor. Her yaşta görülmekle birlikte daha çok 55 yaş üstü kişilerde ortaya çıkabilen hastalıkta özellikle 60 yaş üstü gruplarda her 4–5 kişiden birisinde gözlenebilmekte. 85 yaşında ise her 2 kişiden birisinde hastalık belirtileri baş gösteriyor.
Neden geliştiği kesin olarak bilinmeyen sarı nokta hastalığının gelişmesindeki risk faktörlerini şu şekilde sıralamak mümkün;
Yaş: Sarı nokta hastalığında yaş en önemli risk faktörlerinden biridir. Özellikle 55 yaşın üzerindeki bireylerde sarı nokta hastalığı riski artar. Bunun nedeni, yaşın ilerlemesiyle birlikte vücudun savunma mekanizmalarının zayıflaması ve hücrelerin daha kolay hasar görmesi olabilir.
Genetik faktörler: Sarı nokta hastalığında genetik yatkınlık etkili olabilir. Ailesinde sarı nokta hastalığı olan bireylerde bu rahatsızlığın gelişme riski daha yüksektir. Ayrıca bazı genetik mutasyonlar da hastalığın görülmesine yol açabilir.
Sigara kullanımı: Sigara kullanmak bu hastalık riskini artırabilir. Nikotin gözün arkasındaki retinayı besleyen damarlara hasar verebilir. Bu da hastalığın gelişmesine neden olabilir.
Obezite: Fazla kilo sarı nokta hastalığının gelişiminde etkili olabilir. Vücuttaki yağ dokusunun artması kan dolaşımını engelleyebilir ve gözün arkasındaki retinayı besleyen damarlarda hasara yol açabilir.
Kalp damar hastalıkları: Kişide yüksek tansiyon ve kolesterol, diyabet gibi kalbi ya da kan damarlarını etkileyen kardiyovasküler rahatsızlıklar varsa, sarı nokta hastalığı için de risk oluşturabilir.
Irk: Beyaz tenli ve renkli gözlü bireylerin sarı nokta hastalığı gelişme riski daha yüksek gruplar olduğu düşünülüyor.
Güneşe maruziyet: Uzun süreli güneşe maruz kalmak sarı nokta hastalığının ilerlemesine yol açabilir. Ultraviyole (UV) ışınlarının göz dokusuna zarar verebilir. Bu zarar gözün retina tabakasının merkezinde yer alan ve görüntü işlemesi için önemli bir fonksiyona sahip makula bölgesinde oksidatif stres ve iltihaplanmaya yol açarak sarı nokta hastalığını geliştirebilir.
Sarı nokta hastalığının kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte erken teşhis önemlidir. Tedavide hastalığının ilerlemesini yavaşlatıcı ve bireyin hayat kalitesini artırıcı yöntemler uygulanır. Göz doktorunun uygun tedavi seçenekleri arasında özel vitamin destekleri, ilaçlar, lazer tedavisi veya cerrahi müdahale yer alabilir. Özel üretilmiş gıda takviyeleri ile rahatsızlığın ilerleyişi azaltılabilir. Sebze ve meyve ve balık içeren diyetler hastalığı iyileştirmede olumlu etkisi göz ardı edilmemeli.