Kadınlarda hatalı beslenme ve kilo artışı meme kanserini tetikliyor. Toplumda meme kanserinin görülme yaşının 40’ın altına düşmesi endişelendiriyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, meme kanserinin artık tüm kanser türleri arasında ilk sıraya yükseldiğini ifade ediyor. Kadınlarda sık görülen meme kanserinin aynı zamanda en yüksek oranda ölüme yol açtığını bildiren Bakan Koca, meme kanserinin tüm kanserlerin yüzde 11.7’sini oluşturduğunu kaydediyor.
Türkiye Meme Vakfı Başkanı Dr. Can Gürbüz ise Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında 40 yaş altında meme kanserinin görülme sıklığında birinci sırada yer aldığını vurguluyor. Toplumda kilolu kadın oranının çok yüksek olduğunu anlatan Dr. Can Gürbüz, “Neredeyse her 4 kadından 1’nin kiloludur.” bilgisini veriyor. Kilonun meme kanserindeki en önemli faktörlerden biri olduğunu belirten Gürbüz, beslenme alışkanlığına dikkat edilmesini istiyor. Dr. Gürbüz, yüksek şeker içeren içecek ve gıdaların meme kanseri riskini arttırdığını aktarıyor.
Türkiye Meme Vakfı Başkanı Dr. Can Gürbüz, her 5 meme kanseri teşhisinden 1’inin 40 yaş altındaki kadınlarda görüldüğüne işaret ederek, “Bu noktada biz Avrupa’da ilk sıradayız.” diyor. Erken yaşta meme kanserinin artıyor olmasının tedaviyi farklı bir biçimde etkilediğini aktaran Gürbüz, haftada ortalama 1 ya da 2 kişiye meme kanseri teşhisi konulduğunu hatırlatıyor.
Kanserli hücrelerin dağılmamasında “erken teşhisin” çok önemli olduğunu açıklayan Gürbüz, 35 yaşından sonra her yıl meme muayenesi ve ultrason; 40 yaşın ardından her sene mamografi ve ultrason önerdiklerini sözlerine ekliyor.
Meme kanserinde beslenme alışkanlığı önemlidir. Obeziteye neden açabilecek aşırı beslenmenin yanı sıra ateşte pişen et ürünleri ile katkı maddesi kullanılmış gıdalar da meme kanseri riskini artırıyor. Bunun için ağırlıklı olarak sebze ve yağ olarak zeytinyağının kullanıldığı Akdeniz tipi diyet tavsiye ediliyor.
Özellikle kemoterapi sürecindeki meme kanserli hastalara uyarılarda bulunan uzmanlar, şu bilgileri veriyor: “Kemoterapi alan hastalar greyfurt tüketmemelidir. Bu meyvenin kemoterapinin etkinliğini azaltabiliyor. Ayrıca takip dönemindekiler ve östrojen hormonuna duyarlı tümörü olanların keten tohumu ya da soya ürünlerini kullanmamaları gerekir.”
Araştırmalar, kadınların yaklaşık yüzde 10-15 oranında meme kanserine yakalanma riskinin olduğunu gösteriyor. Öte yandan ailede meme kanseri öyküsü olması bir başka risk faktörüdür. Meme kanseri riskini azaltmak için fiziksel aktivite ihmal edilmemelidir.
Uzmanlar, beslenme ile meme kanseri riski arasında ilişki olduğunu belirterek, şu önerileri dile getiriyor: “Sağlıklı bir yaşam için doğru beslenmek şarttır. Kilo almayarak meme kanseri riski azaltılabilir. Ayrıca bu riski azaltmak için balık, baklagiller, yer fıstığı, soya, badem, ceviz, C vitamini bakımından zengin meyve ve çiğ sebzeler tüketilmelidir. Obeziteye neden olan işlenmiş besinler, şekerli içecekler, özellikle tütsülenmiş aşırı kırmızı et ve aşırı alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. Meme kanseri riski sağlıklı beslenme ve kilo almayarak yüzde 30-35 oranında düşürülebilir.”
Kadınlar için en ciddi kanser risklerinden biri olan meme kanseriyle mücadele etmede “erken teşhis” hayati bir öneme sahiptir. Erken tanı hastalığın ilk evresinde başarı oranını yükseltiyor. Bu arada kadınlar uzmanlardan muayene yöntemlerini öğrenerek bu konuda kendilerini takip edebilir. Kontrollerin adet bitiminden birkaç gün sonra yapılması doğru bir adım olur. Erken teşhis için mamografi ve meme ultrasonunun düzenli şekilde yapılması asla ihmal edilmemelidir.