Apandisit, kalın bağırsağın başlangıç kısmında bulunan 5-6 cm boyundaki ve 3 mm çapındaki kör bir bağırsak parçasıdır. Vücut için yararlı olan bakteriler apandisitte barınır. Herhangi bir hastalık durumunda kullanılan antibiyotikler vücutta zararlı bakterilerin yanında yararlıları da öldürür. Bu tür durumlarda apandisitte depolanan yararlı bakteriler antibiyotiklerin bağırsaklara verdiği tahribatın onarılmasında görev alır.
Apandisit, günümüzde cerrahi ve antibiyotik tedavisinde yaşanan gelişmelere rağmen, halen daha ölüm ve morbiditeye neden olabilen bir sağlık sorunudur. Bu olumsuz sonuçlar vakaların büyük çoğunluğunda tanı konulup, cerrahi tedaviye alındıkları esnada perforasyon gelişmesinden kaynaklanır. Çocukluk evresindeki apandisitlerde yüksek perforasyon kadar etkili olan faktörlerden biri de tanının geç konulmasıdır. Çocuk hastayı ilk muayene eden doktorun bu noktada taşıdığı sorumluluk büyüktür. Doktor en küçük bir şüphede bile elde ettiği bu bulguyu çocuk cerrahisi ile paylaşmalıdır. Zira hastalığa ilişkin tanı koymakta gecikilmesi hastalarda karın içi abseler, ampiyem, intestinal obstrüksiyon, sepsise, yaygın peritonit gibi durumlara neden olabilir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hastalığın görülme sıklığı daha yüksektir. Çünkü beslenme rutini içerisinde selüloz oranının azalması ile apandisit arasında bir ilişki vardır. En yaygın şekilde 6-12 yaş arasında gözlenen çocuk apandisiti, yenidoğan dönemi dahil olmak üzere çocukluğun her safhasında karşımıza çıkabilir. Apandisit rahatsızlığında genetik yatkınlığın etkisi olduğu da bilinmektedir.
Apandisitte iltihaplanma olması durumunda;
gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Hamilelikte ise bazen sırt bölgesinde ağrı şeklinde de hissedilebilir. Belirtiler görülmesi durumunda acilen bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Apandisitin şişerek patlaması ölümle sonuçlanabilmektedir.
Apandisitin iç kısmı tıkandığında apandisit boğulur. Bunun sonucunda basınç yükselir ve apandisitin beslenmesi de bozulur. En sonunda da apandisitte iltihaplanma oluşur.
Lümenin tıkanması ile birlikte apendiks içerisinde salgılar birikmeye başlar ve bu durum basıncın artmasına neden olur. Basınç düzeyindeki bu artıştan dolayı lenfatik ve venöz dolaşım bozulur. Bununla birlikte lümen içerisinde bakteriler de birikmeye başlar. Bu vakaların neticesinde apendiks duvarı ülsere olmaktadır. Bu tıbbi tablonun ilerlemesi ise patlama ile sonuçlanır.
Apandisit, çocuklarda en sık yapılan acil ameliyattır. Karın ağrısı, kusma ve iştahsızlık belirtisi ile ortaya çıkar. Apandisit ağrısı göbek çevresinde başlar daha sonra karnın sağ alt bölgesinde etkisini artırır. İlerlemiş vakalarda ateşlenme de görülür. Bu durum halk arasında ‘patlamış apandisit’ olarak aldandırılan perforasyon (iltihabın karın içine yayılması) ile birlikte görülmektedir.
Çocuklarda apandisit tanısı konarken karın ağrısının nedenlerine ilişkin ayrıntılı tıbbi öykü alınması gerekir. Karın ağrısına yol açabilecek farklı hastalıkları tanımak için detaylı bir fiziksel muayene gerçekleştirilir ve ipuçları toplanır. Apandisit tanısında karın muayenesi öncelik taşır. Karın ağrısını değerlendiren bir hekim, tecrübeli olmak zorundadır çünkü tanı için en önemli veri doktorun tecrübe ve bilgisidir.
Karın muayenesi öncesinde hasta ile doğru bir iletişim kurulmalı ve çocuk sakinleştirilmelidir. Hatta muayene esnasında çocuğun dikkati başka yönlere çekilmelidir. Ellerin sıcak olması, değerlendirmeye ağrısız bölgeden başlanması ve yumuşak, yavaş hareketlerle muayene dilmesi gerekir. Bu sırada yapılacak ani ve sert hareketler yanlış değerlendirmelerde bulunmasına neden olur. Muayenede çocuğun yüzü de incelenmelidir. İlk olarak yüzeysel sonrasında ise derin palpasyonla çocuğun hassasiyeti incelenmelidir. Çocuklarda gereksiz ağrılara neden olan ve korkutucu bir etki yaratan rebound testi uygulanmaması tavsiye edilir. Apandisit hastası bir çocuk, yürüdüğü sırada hissettiği karın ağrısını rahatlatabilmek için sağa ve öne doğru hafif eğik şekilde yürüme eğilimi gösterir. Hasta muayene edilirken karnın sağ alt tarafına doğru bastırıldığında ağrı ve hassasiyet hissedilir. Perforasyonun ardından hassasiyet ve sertlik meydana gelir.
Hastalığın ilerlemesi fiziksel muayene bulgularının da değişmesine neden olur. Örnek vermek gerekirse karında yaygın hassasiyet, karın duvarında sertlik, ve karnın sağ alt kadranında ele gelen kitle veya dolgunluk meydana gelebilir. Bunun yanı sıra hastalarda rektal muayene yoluyla da inceleme yapılabilir.
Apandisit tanısında laboratuar desteği azdır. Radyolojik tetkiklerde hastaların yaklaşık yüzde 12’lik bölümünde fkalit görünümü saptanır. Bu durum hastalığa ilişkin tanı konmasında önemli bir destek sağlar. Doğrudan karın grafilerinin çekilmesinin yanı sıra hava ve ısı seviyeleri, çekumda genişleme, preperitoneai yağ ile psoas gölgelerinin seçilmemesi apandisiti destekleyebilmektedir. Batın ultrasonografisi sayesinde apandisit hastalığının tanısı %95’in üzerinde bir yüzde ile doğru şekilde konabilmektedir.
Çocuklarda da yetişkinlerde de apandisit cerrahi yöntemle tedavi edilmektedir. Apandisit ameliyatları açık cerrahi veya laparoskopik yöntemle yapılır. Belirtiler görüldükten sonra ilk 24 saatte yapılan operasyonlarda perforasyon görülmez ve hasta 24 saatte hastaneden çıkar. Gecikmiş durumlarda ise tedavi süresi uzamaktadır.
Apandisit hastalığı başlangıç seviyesinde ve lümenin tam olarak tıkanmadığı hastalarda intravenöz antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Bununla birlikte oral alımın kesilmesi ve bağırsakların dinlendirilmesi, klinik tablonun gerilemesini sağlayabilir. Bu vakalarda cerrahi operasyona gerek kalmadan hasta tedavi edilebilmektedir. Klasik açık cerrahi yöntemiyle veya laparoskopik cerrahi yöntemi ile gerçekleştirilebilmektedir.
Akut apandisit vakalarında 1 veya 2 gün, perfore apandisit vakalarında ise 5 – 7 gün süresince hastanın hastanede yatması gerekebilmektedir. Antibiyotik preop aşamada başlanmalı, akut apandisit vakalarında 1-3 gün, perfore apandisitte ise bir hafta boyunca sürdürülmelidir. Tedavi sonrasında çıkarılan apendiksin muhakkak histopatolojik değerlendirilmesi yapılmalıdır. Nadiren de olsa apandisit hastalığı, karsinoid tümör ya da parazitoz gibi nedenlerden kaynaklanabilmektedir.
Çocuklarda görülen karın ağrılarının en ciddi nedenlerinden biri apandisittir. Çocukluk evresindeki apandisit vakalarında, tanı koyma süreci yetişkin bireylerden farklıdır. Çünkü çocuklar hissettikleri ağrıları ifade etmekte zorlanırlar. Hatta birçok çocuk korkuya kapılarak ağrılarını gizleme eğilimi gösterebilir. Karın içindeki yapıların birbirlerine olan yakınlığı nedeniyle apandisiti ayırt etmek kolay olmaz. Bu yüzden erken tanı koyulamayan veya hiç tespit edilemeyen vakalar sakatlık veya yaşam kaybı ile sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle aileler ve doktorlara önemli bir sorumluluk düşmektedir. Anne ve babalar, karın ağrısı yaşayan çocuklarına ağrı kesici vermeden önce mutlaka bir çocuk cerrahi hekimine başvurmalıdır. Apandisit, halk arasında basit bir sağlık sorunu olarak görülse de çocuklarda hayati tehlike yaratabilecek kadar ciddi bir sağlık sorunudur. Öte yandan çocukluk evresinde karın ağrısı şikayetlerine karşı acil hekimleri, çocuk doktorları, çocuk cerrahisi uzmanları, ve radyoloji servisi birlikte hareket etmelidir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Çocuk Cerrahisi birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Çocuk Cerrahisi Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.