Toplumca dayanışma ve birlik olmanın mutluluğunu yaşadığımız kurban bayramlarında, kurbanın kesilmesinden etin muhafaza edilmesine, pişirilmesinden tüketilmesine kadar sağlık açısından dikkat etmemiz gereken çok sayıda husus var. Yapılan yanlışlar ciddi sağlık sorunları ile sonuçlanabiliyor. Bu yüzden Özel Ortadoğu Hastanesi olarak Kurban Bayramında sağlıklı et tüketimi için bilinmesi gereken ipuçlarını sizler için anlattık.
Kurban eti uygun koşullarda kesilip tüketilmediği taktirde vücudumuzda bazı enfeksiyon riskleri meydana gelir. Bilhassa böbrek ve kalp hastalarında önemli sağlık sorunlarının tetikleyicisi olabilir. Kurban bayramlarının vazgeçilmezi ise kurban etlerinin başrolde olduğu kalabalık sofralardır. Ancak o sofradan sağlıklı şekilde kalkabilmek için etin seçiminden kesimine, saklanmasından tüketilmesine kadar her aşamada dikkatli ve bilinçli davranmak gerekiyor.
Kurban edilecek hayvanın veteriner kontrolünden geçmiş olması önemli bir kriterdir. Kesmekle görevli kişi kesim işlemi öncesinde ellerini yıkamalı, eldiven giymeli ve çiğ etle temastan mümkün olduğunca kaçınmalıdır. Etin toprakla teması da tehlikelidir. Çoğu insan kurbanlık seçiminde ve kesiminde bunlara dikkat etmese de kontrol edilmemiş ve hijyenik koşullarda kesilmemiş hayvanlardan tifo, tenya, brusella, şarbon, tüberküloz, kist hidatik benzeri çok sayıda hastalığın bulaşma riski vardır. Gıda zehirlenmesi yaşamamak için bu koşullara dikkat etmek gerekir. Hayvan kesildikten sonra kanının iyice akıtıldığından emin olunmalı, güneş görmeyen serin bir alanda birkaç saat kadar dinlendirildikten sonra buzdolabına koyulmalıdır.
Etin sertliğinin ortadan kalkması ve sıcaklığını kaybetmesi için ideal olan 24 saat kadar bekletilmesidir. Yani kurban etinin bayramın ikinci günü tüketilmesi daha uygundur. Bu sayede etin sindirimi kolaylaşacağı gibi lezzeti de artacaktır. Bağırsak ve mide rahatsızlıkları olan kişiler taze kurban etini hemen tüketmemeye özen göstermelidir. Bununla birlikte sabah kahvaltılarından ve akşam yemeklerinden ziyade kurban eti öğlen yemeğinde tüketilmelidir.
Et, çabuk bozulan bir besindir. Birkaç gün içerisinde tüketilmesi planlanan etlerin 4 derecelik ayarda buzdolabında saklanmasında sakınca yoktur. Derin dondurucularda ise eksi 18 derecelik ayarda 6 ay süresince saklanabilir. Etleri derin dondurucuda muhafaza ederken de mümkün olduğunca küçük parçalara ayırıp, yağlı kağıtlara sarmanız gerekir. Kurban etlerini muhafaza ederken yapılan en önemli hatalardan biri alüminyum folyo kullanmaktır. Zira alüminyum kanserojendir ve etle temas ettiğinde zararlı hale gelir. Dondurulan etlerin buzdolabında bekletilerek çözündürülmesi gerekir. Eti çözülmesi için dışarıda bekletmek, çok sayıda bakterinin üremesine yol açar. Eti dondurucuda değil de buzdolabında dondurmak besin değerlerinin kaybolmasına yol açar.
Kişinin yaşı ve sağlık durumuna göre değişse bile bir insanın günlük et tüketimi 100-150 gramı aşmamalıdır. Özellikle ileri yaşlardaki insanlar ve kronik hastalıkları olan kişiler için bundan fazlası zararlıdır. Karaciğer ve böbrek gibi organların yorulmasına ve kabızlık gibi sağlık sorunlarına neden olur. Fazla miktarda doymuş yağ içeren et, kalori bakımından da son derece zengindir. Et yerken gözle görülebilen yağları ve kuyruk yağlarını asla yemeyin. Etin yanında sebze tüketmeyi ihmal etmeyin. C vitamini açısından zengin sebzeler, etle birlikte tüketildiğinde demirin emilimini arttırır. Bunların yanı sıra kızaran, kararan, renk değiştiren etleri yememeye özen gösterin.
Sakatatlar vücutta depo görevi gören organlardır. A ve B vitaminleri, çinko ve selenyum mineralleri bakımından zengindir. Ancak buna karşın doymuş yağ ve kötü kolesterol açısından da zengindir.
Hayvanlara verilen antibiyotik ilaçlar ve hormonlar bu organlarda birikir. Bunun yanı sıra hayvanların maruz kaldığı çevresel toksinler, tarımsal zirai ilaçlar da bu organlarda depolanmaktadır. Sakatat tüketimi deli dana hastalığı, parazit ve virüsler açısından risk taşır. Fakat organik şekilde doğal ortamlarda yetiştirilen hayvanların sakatatlarını tüketmekte sakınca yoktur. Yine de kolesterolden ötürü kalp ve damar hastalıkları bulunan kişilerin sakatat yerken aşırıya kaçmamaları gerekir.
Keyifli ve lezzetli bayram sofralarının yan etkisi hazımsızlıktır. Bu yüzden tüm yemekleri yavaş yavaş ve bol miktarda çiğneyerek yemeliyiz. Sindirime yardımcı olması için nane ve papatya çayları içebilirsiniz. Bunun yanı sıra hazımsızlığa karşı en büyük yardımcımız maden suyudur.
Bayramlarda kurban etlerinin yanı sıra ikram edilen çikolatalar ve tatlılar da güzel olduğu kadar tehlikeli. İçeriğinde doymuş yağ ve rafine şeker barındıran bu tatlılar fazla kalorili ve düşük besin değerli gıdalardır. Bunların fazla tüketilmesi bel ve boyun bölgesinde yağlanmalara neden olabilir. Obezite ve şeker hastalığı için risk yaratır.
Bayramlarda misafirler eksik olmaz. Her misafirle oturup çay-kahve içmek de adettendir. Ancak bu tansiyon ve çarpıntı riskini de beraberinde getirir. Bilhassa kalp hastaları çay ve kahve tüketiminde aşırıya kaçmamalıdır. Vücudumuzu susuz bırakmamalı, kendimizi baş dönmesi ve halsizlik gibi şikâyetlerden korumalıyız. Günde iki buçuk litre kadar su içmeyi ihmal etmemeliyiz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi size ve sevdiklerinize mutlu bayramlar diler.