Temel görevi vücuttan atılacak dışkıyı tutmak olan rektum, kalın bağırsağı anüse bağlayan son kısma verilen isimdir. Kolonun son bölümünde başlayıp anüse ulaşan kısa ve dar geçide ulaştığında biten rektum, kalın bağırsağın yaklaşık son 12-15 cm’lik kısmını oluşturur. Üç tabaka şeklindeki rektumun iç yüzeyini; dışkının geçişini kolaylaştırmak için mukus salgılayan bezlerden meydana gelen mukoza kaplar. ‘Muskularis propria’ diye bilinen rektum duvarının orta tabakasındaki katman, büzüşmeyi sağlayan kaslardan oluşur. Son kısım ise yağ tabakasıdır. Bu üç bölümün yanı sıra rektumu, bağışıklık sisteminin bir parçası olan lenf bezleri çevreler.
‘Kolorektal kanser (KRK)’ olarak adlandırılan rektum ve kolan kanserleri daha çok söz konusu bölgede gelişir. Rektum kanseri; rektum astarında çoğunlukla bilinmeyen nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan tümörlerden (polipler) kaynaklanır. Dünyada her yıl bir milyon civarında bireye kolorektal kanser tanısı konulur. Hastalık, en çok yaşam kaybına sebep olan kanser çeşitleri arasında yer alır. KRK riski erkeklerde daha yüksektir. Araştırmalara göre; bu hastalık erkeklerde yüzde 4.5, kadınlarda yüzde 3.2 oranında görülmektedir. KRK’ye ilişkin Türkiye’de her yıl yaklaşık 30 bin tanı konulur.
Rektum kanseri semptomları değişik şekillerde dışa yansıyabilir. Ancak çok kez hiçbir işaret vermeden ilerleyebilir. Tanı için ‘rutin tarama’ temel bir koşuldur. Bu yüzden düzenli tarama tetkikleri ihmal edilmemelidir. Rektum kanseri için şu belirtilere dikkat edilmelidir:
Rektum kanserinin kesin nedenleri bilinmiyor. Ancak kişide kanser gelişmesini artıran bir takım risk faktöründen söz edilebilir. Kanser gelişimini artıran faktörler ise şunlardır:
Diğer kanser türlerinde olduğu gibi rektumda da erken teşhis ve tedavi önemlidir. Her hangi bir risk faktörü olmasa bile 50 yaşından itibaren düzenli tarama yapmak hayati bir konudur. Tarama testleri bulgulara göre daha erken yaşlarda da yapılabilir. Kontrollerde makatta kanama veya demir eksikliği belirtileri ile rektum kanseri tanısı konulur. Tarama testlerinde en sık kolonoskopi tetkik yöntemine başvurulur. Kolonoskopi yardımıyla kalın bağırsak iç duvarında bir sorun olup olmadığı incelenir. Kolonoskopi işleminde bağırsakta kuşkulu bir durum görüldüğünde oradan küçük bir parça alınarak (biyopsi) laboratuvara gönderilir. Şüpheli lezyonun kanser olup olmadığı araştırılır. Ayrıca bilgisayarlı tomografi, rektoskopi, pelvik MR (diffüzyon), dijital rektal muayene, karaciğer ve dışkıda DNA testleri gibi yöntemlerde da rektum kanseri tarama ve tanıları yapılabiliyor.
Rektum kanserinin tedavi planı hastalığın evrelerine göre belirlenir. Tedavi öncesinde; hastanın yaşı, genel sağlık durumu, kanserin derecesi, tümörün rektumdaki yeri ve boyutuna bakılarak tedavi süreci planlanır. Tedavide genel olarak ameliyat yöntemi önerilir. Uygulanan cerrahi ile vücuttaki tümörlü dokular temizlenir. Bir diğer tedavi yöntemi ise kemoterapi ve radyoterapidir. Kemoterapi yapılırken iki veya daha fazla ilaçla kanser hücrelerinin yok edilmesi hedeflenir. Kemoterapi ve radyoterapi ameliyattan önce veya sonrasında düşünülebilir.