Sağlıklı bir ömür için bilinçli bir yaşam kültürü önemlidir. Çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık biyolojik bir süreçtir. Bütün toplumlarda çocuk yapma oranı düşerken toplam nüfus içindeki yaşlıların sayısı artıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2050 yılında bütün ülkelerde her beş kişiden birisinin 60 yaş veya üzeri olacağını öngörüyor. Elbette insan hayatında yaşlılık kaçınılmaz. Ancak rutin alışkanlıklara özen gösterildiğinde yaşlanmanın yıpratıcı etkilerini azaltmak mümkün.
Her yaşta olduğu gibi yaşlılık günlerini de mutlu ve huzurlu geçirmenin temel koşulu sağlıktır. Bu açıdan yaşlılığa bağlı rahatsızlıkların önlenmesi, geciktirilmesi ve tedavi edilmesi ciddi bir konudur. Özellikle orta yaşlardan itibaren beslenme alışkanlığından uykuya düzenine kadar tüm rutinlerin gözden geçirilmesi yararlı olacaktır. Unutulmamalı ki; sağlıklı bir yaşlılığın yüzde 80'i yaşam biçimine bağlıdır. İşte dünyada uzun ömürlü insanların yaşam sırları formülleri…
Dünyada uzun ömürlü insanların yaşadığı bölgeler üzerinde bir araştırma yapıldı. Bilim insanları tarafından yürütülen çalışmada bu coğrafyalarda bireylerin obezite, diyabet, kanser ve kalp damar hastalıklarına yakalanmadan uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşadıkları görüldü. Harita üzerinde maviye boyanan bu bölgeler (blue zone) şunlar: Japonya'da (Okinawa Adası), İtalya (Sardunya Adası), Yunanistan (Ikarya Adası), Kaliforniya (Loma Linda bölgesi), Kosta Rika (Nicoya bölgesi).
Mavi bölgelerde bireylerin “hareketli yaşam” tarzı dikkat çekti. Buralardaki tepelik ve dağlık ortamlar insanları sürekli hareket etmeye zorluyor. Ayrıca, ev, tarla ve bahçe işlerine zaman ayırılıyor. Gün ışığında tarla veya bahçede çalışmak ileri yaşlarda kas, iskelet ve beyin fonksiyonlarının korumasına yardımcı olan D vitamini ihtiyacını karşılıyor. Düzenli fiziksel aktivite; kalp-damar, tansiyon, şeker (diyabet), kilo (obezite), kolon, meme kanseri, anksiyete (kaygı bozukluğu) ve depresyon riskini azaltıyor. Düzenli egzersiz yaşam sitili kasları ve dengeyi güçlendirir.
Sağlık için hayati fonksiyona sahip probiyotik zengini fermente yiyecekler tüketimi ihmal edilmemelidir. Bu konuda Japonya'da yapılan bir bilimsel araştırma değerli ipuçları veriyor. 50 yaş üstü 23 bin bireyin katıldığı bu çalışmada ‘Bifidobacterium longum' bakterisinin anti-aging faydaları tespit edildi. Bu bakteri bağırsak sağlığını düzenleyip, vücuttaki iltihaplanmayı azaltıyor. Ev yoğurdu, ev yapımı elma sirkesi ve lahana turşusunda bulunan bu bakteri yaşlanmaya karşı etkili bir savunma bariyeri oluşturuyor.
Kaliteli bir uyku sağlıklı bir yaşamın öncelikli şartlarından biridir. 7-8 saatlik kesintisiz gece uykusu ve 30 dakikadan uzun sürmeyen gün içi şekerlemeler yaşam konforunu artırır.
Uzun yaşayan insanlar beslenme alışkanlıklarına büyük özen gösteriyor. Bu bireyler akşam yemeklerini erken saatlerde yiyor ve yemeklerde küçük porsiyonlarla yetiniyor. Mavi bölgede yaşayanların midelerinin fazla doldurmadıkları (yüzde 60) fark edilmiştir. Bu davranış aynı zamanda düşük kalori alımı anlamına geliyor. Düşük kalori beslenme şu yararlara sahip: Vücut ısısı düşer, zarar görmüş hücreler onarılır, obezite ve Tip 2 diyabet riski azaltır.
Stres pek çok rahatsızlığı direkt veya dolaylı olarak etkiler. Kronik inflamasyona yol açan stres yaşlanma sürecinde hastalık yapıcı etkenlerle ortaya çıkıyor. Uzun yaşayan insanlarının stresi başarılı bir şekilde yönettikleri anlaşılmıştır. Daha az stressiz bir yaşam standardını iyileştirir. Nefes egzersizleri, sosyal etkinlikler, bol bol kahkaha atmak gibi yöntemlerle stresle başa çıkılabilir.
Mavi bölgelerde sebze, meyve, bakliyat ve kuruyemiş ağırlıklı “Akdeniz tipi” beslenmeyi tercih ediyor. Yemeklerde daha çok zeytinyağı kullanılıyor. Balık ölçülü tüketiliyor. Süt ve süt ürünleri ile kırmızı nadiren alınıyor. Şeker, rafine karbonhidrat ve sağlıksız yağ oranı yüksek işlenmiş paketli besinlerden uzak duruluyor.
Bireyler ileri yaşlarda da sosyal çevrelerinden kopmamalıdır. Sosyal sorumluluk projeleri, sportif, sanatsal ve kültürel etkinliklere hayat daha renkli hale getirilmelidir. Bu noktada Okinawalılar'ın yaşama bakışları ibret vericidir. Onların literatüründe “emeklilik” diye bir kavram yer almıyor. Yaşlılık günlerinde sınırlı da olsa geçmişte yapılan faydalı alışkanlıklar devam ettirilmelidir. “İkinci bahar” denilen bu zaman diliminde yalnız kalınmamalı, aile bireyleriyle ve arkadaşlarla sohbet edilmelidir. Hoşça vakit geçirilmesi kişiye pozitif enerji aşılar.
İnsanın her zaman belli hedefleri olmalıdır. Bu amaçlara ulaşmaşa çabalamak bireye aksiyon ve motivasyon kazandırır. Moral ve motivasyon ise kişinin yaşam bağlarını güçlendirir ve başarı hissini pekiştirir. İnsan umutlarından veya ideallerinden vazgeçtiğinde bir yokuştan düşmüş gibi olur. Belli bir hedefler için mücadele vermek kişiyi canlı tutar. Bu da yaşamı daha keyifli hale getirir.
Vücut tarafından üretilmeyen uzun zincirli yağ asitleri içerikli omega-3 yağları (EPA ve DHA), gıdalarla dışarıdan alınması gerekiyor. Omega-3 yağ asitleri özellikle hücresel yaşlanmayla savaşmada en etkili unsurlardır. Hücre zarının sağlıklı olması zorunludur. Aksi halde hücre bütünlüğü bozulur. Bu etki cilt hücrelerini de kapsıyor. Cilt hücreleri ıomega-3 yağ asitleri sayesinde nemli olur. Nemli bir cilt yaşlanma faktörlerine karşı daha güçlüdür. Omega-3 kaynakları bakımından zengin olan sardalya, somon, uskumru gibi balık çeşitleriyle ile ceviz, fındık, avokado, keten tohumu ve semizotu tüketimi ihmal edilmemelidir.