Depresyon, yetişkin nüfusun önemli bir kısmını etkileyen, kişinin sosyal hayattan çekilmesi ve içe kapanması sorunudur. Genelde yetişkinlerin yaşadığı düşünülse de depresyon, çocuklarda da sık sık görülür.
Depresyon çocuk ya da ergenin kendini oldukça üzgün, umutsuz ve değersiz hissetme durumudur. Çocukluk dönemi depresyonu çocukta sosyal, duygusal, psikolojik gerilemelere yol açabileceği gibi, ileriye dönük sıkıntıların da temelini oluşturabilir.
Çocukluk evresi depresyonu, çocuğun; sosyal, psikolojik ve duygusal olarak gerilemeler yaşamasına neden olur. Bu yüzden çocuğun ilerleyen yaşantısındaki pek çok sorunun da temelini meydana getirir.
Çocukluk döneminde yaşanan depresyon aile ilişkilerine zarar verir. Bilindiği gibi aile dinamik bir yapıdır ve fertlerden birinin yaşadığı problem diğer aile bireylerini de olumsuz etkiler. Aile çocuğun depresyonunu yönetmekte zorluk çekebilir. Unutmamak gerekir ki çocuklar bu aşamada kontrol edilmeye muhtaç ve güçsüz bir haldedirler. Bu gibi durumlarda aileler çaresiz kalabileceği gibi yaptıkları yanlış davranışlarla sorunları daha karmaşık hale getirebilirler.
Çocuğun depresyonda olduğu gerçeğinin aile ve çocuk tarafından kabul edilmesi tedaviyi kolaylaştıracaktır.
Çocukluk dönemi depresyonu; hayal kırıklığı, geçici stres ve başarısızlık gibi durumlar karşısında verilen tepki ile karıştırılmamalıdır. Depresyon bu duyguların aksine uzun süreli ve ciddi sıkıntılara yol açan bir durumdur.
Çocuk depresyonunda yetişkin depresyonundan bazı farklılıklar bulunur. Örneğin depresyon yaşayan yetişkin bireyler daha çok içe kapanma eğilimi gösterirken depresyondaki çocuklar daha öfkeli ve aksi bir tutum takınırlar. Yerinde durmaz ve aşırı hareket sergiler. Yetişkinler tükenmiş ve halsiz bir görünüm sergilerler.
Çocuk ve ergen bireyler yedi yaş itibariyle yetişkinlerle benzer bir depresyon geçirmeye başlarlar. Bu dönemde depresif duygu durum, konsantrasyon sorunları, keyif alamama, yorgunluk hissi ve intihar düşünceleri gözlemlenmeye başlar.
Yetişkinlerden farklı olarak ergen depresif bireylerde; intihar denemesi ve suçluluk duyguları yaygın şekilde gözlenir.
Yetişkinlerde depresyon sırasında iştah ve kilo kaybı gözlenir. Depresif çocuklarda ise bilişsel performansların düştüğü gözlenir. Bu dönem çocukların şemalarının depresif yetişkinlerle benzerlik gösterdiği söylenebilir.
Ancak hem yetişkinlerde hem de çocuklarda depresyon tekrarlayıcı özellik gösterir. Çocuklarda depresyon tanısını zorlaştıran unsurlardan biri de genellikle depresyona başka bozuklukların eşlik etmesidir. Başka bozuklukların da eşlik ettiği depresyon vakalarında iyileşmek için daha uzun zamana ihtiyaç duyulur.
Çocukluk döneminde görülen depresyon vakaları oyun çağı ve okul çağı depresyonu olarak iki ana başlık altında değerlendirilir. Her iki döneminde kendine özgü belirtileri vardır. Bu yüzden her iki dönemde uygulanacak tedaviler de farklılık gösterir. Majör Depresyonun çocuklarda görülme sıklığı yüzde 1,7 düzeyindedir. Ergenlik öncesinde bu oran yüzde 5 seviyelerine ulaşır. Yapılan bazı çalışmalar yaş ilerledikçe depresyon vakalarının görülme sıklığını arttırdığını ileri sürer. Kız çocuklarında ergenlikle birlikte daha yaygın şekilde depresyon vakalarına rastlanır. Bu durum üzerinde genetik yatkınlıklar ve hormonal faktörler rol oynar. Özellikle çocukluk döneminde aile bireylerinin kaybedilmesi, çocuğun depresyon yaşama riskini iki üç kata kadar arttırabilmektedir. Aile bireylerinde depresyon hikayesinin olması da çocuğun depresyon yaşama ihtimalini arttıran bir unsurdur.
Çocuk ve ergenlerde anne ve babadan birinin ölümü veya çocuğun anne ve babadan uzun süre ayrı kalması, çocuk ve ailesi arasında sevgi ve ilgiyi engelleyen haller, çocuğa ölümcül bir hastalık tanısı koyulması ve tedavi süreci, cinsel istismar gibi travmatik yaşantılar, aile içi şiddet, boşanma, aileye yeni bir bebeğin katılması gibi durumlar çocuk ve ergenlerde depresyona yol açabilir.
Okul çağındaki çocuklarda depresyonun belirtileri;
Ergenlerde depresyonun belirtileri ise;
Ergenlik döneminde kızlar, erkeklere göre daha az girişkendir ve erkeklere göre daha az saldırgan ve grup etkileşimlerinde daha az etkin olurlar. Ergenlikle birlikte kızlar pek çok stres kaynağı ile karşı karşıya kalırlar. Vücutlarındaki değişimlerden de hoşlanmayabilirler. Bu nedenle ergenlik döneminde kızların daha sık depresyona girdiği görülür.
Anne ve babalar çocuklarını en iyi kendilerinin tanıyacaklarını unutmamalı ve onlardaki davranışsal değişiklikleri dikkatlice gözlemlemelidir. Yukarıda sözünü ettiğimiz belirtilerden birkaç tanesi, birkaç hafta süreyle devam ediyorsa geç kalmadan bir uzmana başvurmak gerekir. Aileler genel olarak çocuklarındaki davranışsal değişimleri görmezden gelmek ister veya bunları bir takım şımarıklıklar olarak değerlendirirler. Kimi zaman çocuğun yaşadığı sıkıntılar yaşanılan ani bir olaydan ötürü başlayabilir. Okula başlama, bir yakının vefatı, boşanma, kavga, ekonomik bunalım veya herhangi bir olumsuzluk karşısında çocuk aniden veya yavaş yavaş kötü bir ruh haline bürünebilir. Çocuk iletişim bozukluğu yaşayabilir. Çocuğun davranışlarına ceza uygulanırsa kendisini aile desteğinden mahrum hissetmeye başlar.
Çocuk ve ergen depresyonunda erken tanı ve tedavinin önemi büyüktür. Aile çocuğun yaşadığı depresyon hakkında bilinçlenmeli ve bu durumu kabullenmelidir. Uzman desteğine başvurmaktan çekinmemelidir. Tedavinin her safhasında çocuğu ile birlikte olmalı, çocuğa ihtiyaç duyduğu sevgi, hassasiyet ve anlayışı göstermelidir. Çocuğun düşünceleri önemsenmeli ve uzun soluklu tedavi sürecinde çocuğun kendisini yalnız hissetmesine izin verilmemelidir.
Çocuk ve ergenlerde depresyonda, erken teşhis ve tedavi önemlidir. Aile, durumu kabullenmeli ve bir an önce çocuğu bir uzmana yönlendirmelidir. Tedavi süresince çocukla birlikte olunması, çocuğa karşı sabırlı, anlayışlı ve duyarlı olunması, çocuğa sevildiğinin ve değerli olduğunun hissettirilmesi, düşüncelerine önem verildiğinin hissettirilmesi gerekir.
Çocuk ve ergenlerde görülen depresyonun tedavisinde, kişi ve çevresi bir bütün olarak ele alınır. Aile, çocuk, okul ve tedavi ekibi işbirliği içerisinde olmalıdır. Tedavi sürecinde çocuğun durumuna uygun olarak oyun terapisi, bireysel psikoterapi, aile danışmanlığı, aile terapisi, ilaç tedavisi yöntemleri uygulanabilir.
0-18 yaş arası bebek, çocuk ve gençlerle ilgilenmektedir.
Çocuğunuzda, diğer çocuklarda görmediğiniz, kafanızda soru işareti oluşturan, çocuğunuzun günlük yaşantısını etkileyen bir durum gördüğünüzde ilk olarak Çocuk ve Ergen Psiyatristinin değerlendirmesinde fayda vardır.
Depresif bozukluk hafifse ilk olarak psikoterapi uygulanmalıdır. Çocuğun duygusal ve zihinsel gelişimine uygun bireysel terapi, grup terapisi, aile terapisi, oyun terapisi, davranışçı bilişsel terapi gibi yöntemler uygulayarak sorun çözülebilir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Çocuk ve Ergen Psikiyatri birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Doktor güncelleniyor.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.