Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, kişinin yaş ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe ve dikkat sorunları ile kendini gösteren bir psikiyatrik bozukluktur. Özel Ortadoğu Hastanesi Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunu anlattı.
Dikkat eksikliği, dikkat süresi ile yoğunluğunun kişinin yaşına göre olması gerekenden az olması durumudur. Dikkat eksikliğinin dikkatin belirli bir noktaya toplanamaması veya kolayca dağılması, unutkanlık, eşyaları kaybetme gibi belirtileri vardır.
Dikkat eksikliğinde asıl problem dikkat edememek değil, dikkatin belli noktada odaklanamamasıdır. Kişi aynı anda tüm uyaranlara birden dikkat ettiği için bir işle uğraşırken başka bir uyarıcı dikkatinin dağılmasına sebep olur ve uğraştığı işi bırakıp bir başka işe yönelebilir. Uyaran ve çevredeki etmenler, dikkat süresi ve yoğunluğunu etkiler.
Hiperaktivite (aşırı hareketlilik) kişinin yaş ve gelişimine uygun olmayacak şekilde hareketli olmasıdır. Uzun süre yerinde oturamama, çoğu zaman hareket halinde olma, çok konuşma gibi belirtileri vardır.
Kalıtsal etkenler, dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin en önemli nedenidir. Kalıtsal faktörlerin yanı sıra;
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite erkek çocuklarda kızlara göre daha sık rastlanır.
Genetik yatkınlığın olduğu vakalarda DEHB’nin nedeni kesin olarak anlaşılamasa da DEHB’li hastalarda yapılan kontroller incelendiğinde bir takım ortak noktalar görülebilmektedir. Vakaların önemli bir bölümünde beyindeki dopamin seviyesinin düşük olduğu ve sosyal muhakemeyi kontrol etmemizi sağlayan bölümün, beynin diğer alanlarına göre daha zayıf şekilde çalıştığını görürüz.
Yapılan bir başka çalışmaya göre beyindeki yapısal farklılıklardan biri olarak gri madde hacminin daha az olduğu gözlenmektedir. Beyindeki gri madde, kişinin kas kontrollerinde, karar verme süreçlerinde, konuşmasında ve oto kontrol mekanizmasında etkili olabilmektedir.
Erkek çocuklarda DEHB görülme yaygınlığı, kız çocuklarına kıyasla iki – üç kata kadar daha fazladır. DEHB’nin gelişmesinde genetik, sosyal, biyolojik ve psikolojik etkenler rol oynayabilmektedir. Dikkat eksikliği yaşayan kişilerde görülen bazı ortak noktaları sıralamamız gerekirse, beyin hasarı yaratan travma, genetik aktarım ve hamilelik sürecinde annenin alkol ve sigara kullanımından da söz edebiliriz.
Çocuğunuzun anlamsız yere koşturması ve sürekli olarak hareket halinde olması, normalden fazla konuşma eğilimi göstermesi, sakin kalmakta zorlanması dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna işaret ediyor olabilir. Ancak dışarıdan bakıldığında dalgın, çekingen, sessiz ve kendi halinde görülen çocuklara da DEHB tanısı konulabilmektedir. Çoğunlukla bebeklik döneminde meydana gelen ancak okul çağında belirginleşmeye başlayan DEHB’nin belirtileri şu şekildedir:
Hiperaktivite bozukluğu bir çeşit çocukluk dönemi hastalığı olarak kabul edilse de nörofizyolojik farklılıklar nedeniyle bazen yetişkinlikte de varlığını sürdürebilmektedir. Hatta bu durum vakaların yarıya yakınında kendisini gösterebilir. Yetişkinlerde gözlenen hiperaktivite bozukluğu belirtileri şu şekildedir:
Yetişkin bireylerde görülen belirtiler çocuklardakinden farklı olarak ajitasyon ve huzursuzluk şeklinde kendisini gösterebilmektedir.
Genellikle erkek çocuklarında DEHB görülme yaygınlığı kız çocuklarına kıyasla iki kat daha fazladır. Fakat bu oranlar DEHB türüne göre farklılık gösterebilir. Örneğin Hiperaktif – Dürtüsel DEHB erkeklerde 2-9’kata kadar daha yaygın görülür. Dikkat eksikliğinin baskın olduğu tür ise her cinsiyette eşit olarak kaşımıza çıkar.
Tanı için tek bir test veya tahlil söz konusu değildir. Çocuğun akademik hayatını ve sosyal ilişkilerini etkileyen DEHB, son derece önemli bir rahatsızlıktır. DEHB tanısı için psikiyatrik değerlendirme gerekir. Bu değerlendirmede çeşitli ölçüm araçlarından, aile ve öğretmenden gelen bilgilerden faydalanılır. Dört yaş öncesi çocuklarda hareketler, davranışlar ve mizaç sıkça değiştiği için DEHB tanısı genellikle okul döneminde konur. Yani bu tanı genel olarak altı yaş itibariyle konulmaktadır. Öte taraftan tiroid testler, kan incelemesi, nörolojik tetkikler veya EEG’den de faydalanılabilir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tedavisinde ilk şart; aile, okul ve uzman işbirliğidir. Çünkü dikkat eksikliği ve hiperaktivite, evde olduğu kadar okulda da problem yaşanmasına sebep olur. Öğrenmeyle ilgili ve arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan sorunlar, kurallara uyma güçlüğü aile ve okulun ortak yaklaşımlarıyla aşılabilir.
Ailenin çocukta var olan sorunların nedenlerini başka yerlerde araması, çözüm üretmeyi engeller ve telafisi zor olan yanlış tavırlarda bulunmasına sebep olur. Çocuğun davranışlarını ya da okul başarısızlığını yaramazlık veya tembellik olarak yorumlayan anne-babalar sürekli ceza vererek çocukla ilişkilerini bozabilir. Tedavi sürecinde ailenin çocukla yeniden sağlıklı bir ilişki kurabilmesinin yolları aranır. Aileyle çocuğa yönelik nasıl doğru tutum alabilecekleri çalışılır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda ilaç tedavisine de başvurulur. Dikkati artırmaya ve davranışların kontrol edilmesine yönelik ilaçlar kullanılır. Stimulan adı verilen ilaçlar tedavide başarı sağlarken, çocuklarda bağımlılık yapmamaları ve yan etkilerinin az olması nedeniyle tercih edilir. Ailenin yan etkilerinden çekinerek ilaç tedavisini reddetmesi ise tedavi sürecini zorlaştırır.
Hastalığın tanısında kullanılan tek bir test söz konusu değildir. Ailenin sağladığı veriler, öğretmenden alınan bilgiler, psikiyatrik değerlendirme ve çeşitli testler kullanılabilir. CAS, MOXO, Stanfort Binet Cognitif ve benzeri testlerden faydalanabileceği gibi çocuğun kaygı düzeyine ilişkin başka psikometrik testlere de başvurulabilir.
DEHB, çocukların normal yaşantılarını sürdürmelerini zorlaştıracak hatta engelleyecek kadar sık ve değişken şiddette davranışsal problemlere neden olabilir.
Dikkat eksikliği yaşayan yetişkin bireylerde önceliklendirme zorluğu, odaklanma problemi, sıkça ruh hali değişimleri, öfke krizleri ve dürtüleri kontrol etmekte güçlük gibi durumlar gözlenir.
Hiperaktivite bozukluğuna dair semptomlar dört yaş öncesinde kendisini göstermeye başlasa bile hastalığa dair teşhis okul çağında gerçekleştirilir. DEHB’li çocukların yüzde 30’a yakını yetişkinlik döneminde de bu bozukluğun belirtilerini göstermeye devam eder.
Konsantrasyon güçlüğü, dürtüsel davranışlar ve hiperaktivite ile karakterize olan bu bozukluk çocukluk döneminden başlayarak yetişkinliğe kadar varlığını sürdürebilir. Genetik faktörler, gebelik döneminde yaşanan ve gelişimi olumsuz etkileyen unsurlar, düşük doğum ağırlığı, travmalar, kuralsız ortamlar, akran ilişkisi olmadan büyüme, ihmal ve istismar gibi durumlar bu bozukluğu tetikleyebilmektedir.
Hiperaktif çocuk ve gençlerin kaza yapma oranı daha yüksektir. Aynı şekilde akademik yaşantıda sorun yaşamaları muhtemeldir. Kurallara aykırı davranışlar ve saldırgan tutumlar gösterirler. Gelişimsel sorunlar yaşayabilirler. Konuşma, okuma ve yazma gibi becerileri daha geç kazanabilirler. Kendilerine verilen görevleri tamamlamakta zorlanabilirler. Sürekli olarak huzursuz ve sabırsızdırlar. Yetişkinlikte devam eden DEHB durumlarında anksiyete ve depresyon da tabloya eşlik edebilmektedir.
Sadece psikolojik kaynaklı bir bozukluk değildir. Hiperaktivitenin oluşmasında genetik, sosyal, biyolojik ve psikolojik faktörler rol oynar.
Hiperaktivite bozukluğunun iyileşmesi deneyimler, farkındalık, öz disiplin, büyüme ve olgunlaşma neticesinde gerçekleşir. İlaçlar yalnızca kullanılan dönemde etki sağlarlar. İlaçların etkisi geçtikten sonra çocuklar öğrendikleri deneyimler, bilgiler ve kazanımlarla hayatlarına devam ederler.
Genetik geçişli ve beynin belirli bölgelerinde etkili olduğu için ilk olarak ilaç tedavisi tercih edilmelidir. Buna tedavi davranışçı tedavilerle de desteklenmelidir. Davranışçı tedaviler tek başına yetersizdir. İlaç tedavisi ile %90 oranında olumlu geri dönüş alırken, bu oran davranışçı tedavilerde ise %5 civarındadır.
Çok bilinen bir yanlıştır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçlar uygun dozda kullanılırsa tam tersine bağımlılığı azaltmaktadır.
Hayır. Bu ilaçların kısırlıkla hiçbir ilgisi bulunmaz.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, kronik bir rahatsızlıktır. Araştırmalarda, çocuklukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların %65’inin erişkinlikte de bu sorunlarının bulunduğu belirlenmiştir. Ancak 18 yaşına kadar alınacak tedaviler çocuğun yaşamını olumlu-olumsuz yönden etkileyeceği için önemlidir.
Kesinlikle yanlış bir düşüncedir. Zekâ potansiyeli iyi olan çocuklar hareketlerini kontrol edebilirler. Çocukta gelişim düzeyi azaldıkça hareketi kontrol etmek de zorlaşır.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Çocuk ve Ergen Psikiyatri birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Doktor güncelleniyor.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.