Hipertansiyon, dünya genelinde en yaygın görülen hastalıklardan biridir. Ülkemizde ise her 3 kişiden biri yani yaklaşık 15 milyon kişi yüksek tansiyon hastasıdır. Hipertansiyonun en büyük nedenleri ise genetik yatkınlık ve aşırı tuz tüketimidir. Kontrol altında tutulmaması durumunda ise beyin kanaması ve felce neden olabilmektedir.
Kan dolaşımı için damarlardaki gerekli kan basıncının normal seviyeden daha fazla olmasına hipertansiyon (yüksek tansiyon) denir. “Büyük tansiyon” diye bilinen kalp kasılırken kan basıncının (ilk ölçülen) 140 mmHg ve üzeri; “küçük tansiyon” diye bilinen kalp gevşerken kan basıncının (ikinci ölçülen) 90 mmHg ve üzeri olması hipertansiyon ya da yüksek kan basıncı kabul edilir. Normal kan basıncı değerleri en fazla 130 mmHg ve 85 mm Hg olmalıdır.
Hipertansiyon, kalbin iş yükünü artırır ve kalp, beyin, göz ve böbreklere kan taşıyan atardamarlarda hasara neden olur. Kalp, beyin, göz ve böbrek damarları bu yüksek basınca yıllarca direnç gösterebilir. Böylece kan basıncındaki yükselme yıllar boyu belirtisiz ve sinsi biçimde ilerleyebilir. Hipertansiyon, tedavi edilmediği takdirde tüm vücuttaki atardamar ve çeşitli organlara zarar verebilir. Hipertansiyon; kalp yetersizliği ve kalp krizi, beyin kanaması ve felç, görme kaybı, böbrek yetmezliği gibi hastalıklara yol açabilir.
En sık rastlanılan şikâyetler baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, kalp ağrısı, düzensiz kalp atışları, nefes darlığı, bulanık görme olarak sıralanabilir. Fakat pek çok insanda hiçbir belirti göstermez.
Hipertansiyona diyabet, obezite, stres, sigara ve alkol kullanımı, fazla tuz kullanımı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam tarzı ve yaşlanma neden olabilir.
Yüksek tansiyon her yaşta ortaya çıkabilir. Her 5 kadın ve 4 erkekten 1’inde hipertansiyon görülür. Herhangi bir belirti görülmese dahi kan basıncının düzenli olarak ölçtürülmesi gerekir.
Hipertansiyon genelde değerler 11-18 mmHG’nin üzerinde çıkmadıkça belirti göstermez. Ancak sürekli yüksek seyretmesi durumunda ise vücuda zarar vermeye başlar. En sık görülen hipertansiyon belirtileri ise;
Hipertansiyon, 50 yaş altı erkekler ve 55 yaş üstü kadınlarda daha fazla görülür. Yüksek tansiyon görülme nedenleri ise;
Hipertansiyon, kan basıncının olması gereken değerlerin üstünde seyretmesiyle ortaya çıkar. Tansiyonun 9-14 mmHG. arası çıkması hipertansiyon hastası olabileceğini gösterir. Hipertansiyon tanısı ise düzenli tansiyon ölçümleriyle konur. Tansiyon ölçülmeden önce en az 5 dakika dinlenmeli, sonra her iki koldan ölçülmeli, ardından kan basıncının yüksek olduğu koldan ölçüm yapılmalıdır. Tansiyon ölçülmeden bir saat öncesinden ise sigara ve kahve tüketilmemesi gerekir.
Hipertansiyona karşı kilo kontrolüne dikkat etmek, fazla kilolardan kurtulmak gereklidir. Tuz tüketimi günde 5 gramı geçmemelidir. Doymuş ve trans yağlar barındıran gıdalardan uzak durulmalı, sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir. Bol sebze ve meyve tüketilmeli, sigaradan uzak durulmalıdır. Erkekler günde 2, kadınlar 1 bardaktan fazla alkol tüketmemelidir. Egzersiz yapılmalı, stres azaltılmaya çalışılmalı ve tansiyon düzenli olarak ölçtürülmelidir.
Hipertansiyon tedavisinde, kan basıncını 140/90 mmHg’nin altına düşürmek amaçlanır. Hastada diyabet, böbrek yetersizliği ve organ hasarı da varsa kan basıncının daha da düşük olması hedeflenir.
Hipertansiyon tedavisinde hayat tarzında değişiklik, düzenli egzersiz, kilo kontrolü, tuz alımının kısıtlanması önem taşır. Tüm tedavilere dirençli hipertansiyon olması halinde böbrek atardamarlarına operasyon yapılır ve kan basıncı kontrol altına alınır. Kalp krizi, böbrek yetmezliği, inme gibi hipertansiyonun neden olabileceği sağlık sorunlarından korunmak için erken tanı çok önemlidir. Erken tanı ile kontrol altına alınan hipertansiyon hayat kalitesini etkilemez.
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan tansiyon ilaçlarının bağımlılık yaptığı, yan etkisinin bulunduğu düşüncesiyle bundan kaçınmak doğru değildir.
Günümüzde bu tedavide kullanılan ilaçlar, tansiyonu düzenlerken, kalp-damar sistemini korur ve böbrek fonksiyonlarının bozulmasına engel olur. Ayrıca hastanın tam tansiyon kontrolü sağlandıktan sonra ilaçlar bırakılabilir.
Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) tedavisinde etkin şekilde kullanılan yöntemlerin başında ilaç uygulamaları gelir. Günümüzde hiper tansiyon ilaçlarının kullanımı yüzde ellinin altında seyretmektedir. Bu daher iki hastadan birinde kan basıncının etkin şekilde kontrolü sağlanabilmekte anlamına geliyor. Halk arasında ne yazık ki hipertansiyon ilaçlarının bağımlık yaptığına dair veya çeşitli yan etkileri olduğuna dair yanlış inanışlar bulunmaktadır. Uzman doktor denetiminde kullanılan hipertansiyon ilaçları hastalığın tedavisinde son derece olumlu etkiler yapar. Kalp ve damar sistemini koruma altına alır. Böbreklerin hastalıktan olumsuz etkilenmesinin önüne geçer.
Süreklilik gerektiren uzun vadeli bir tedavi protokolü olan hipertansiyon tedavisinde doktorun verdiği ilaçlar disiplinli şekilde kullanılmalıdır.
Hipertansiyon tedavisi, hayat boyu devam eden bir süreçtir. Hipertansiyon nedeniyle organlarda hasar oluşmadıysa, kan basıncı çok yüksek değilse ilaçsız tedavi kullanılır. Aksi halde ise ilaçlı tedaviye başlanır. Bu ilaçlar tansiyonu kontrol altına almanın yanında diğer organları da korur. Bağımlılık ise yapmaz.
Hamur işi, sucuk, kurutulmuş et-salamura, pastırma, sosis, salam, jambon gibi işlenmiş ürünler ve sakatatlardan kaçınılmalı, kavun, karpuz, avokadı, incir, portakal, kuru üzüm, fasulye, kurutulmuş kayısı, patates, domates, soğan, sarımsak, potasyum ve magnezyum yönünden zengin besinler tüketilmelidir.
Normal tansiyon değerleri 12-8 mmHg, hipertansiyon ise 13-14 mmHg. üzeridir.
Evet, yüksek tansiyon kalp yetmezliğine neden olabilir. Kalp yetmezliği hastalığına yakalanmamak için ise tansiyon kontrollerinin düzenli olarak yapılması gerekir. Yüksek tansiyonunun önüne geçmek için ise kilo kontrolü sağlanmalı, tuz tüketimine dikkat edilmeli, alkol kullanılmamalı, doğru beslenilmelidir.
Bütün ilaçların yan etkisi vardır. Doktor hastaya en uygun ilacı verir. Yan etki görülmesi durumunda ilaç değiştirilebilir.
Tansiyon 12-22 ml. arası olursa tehlikeli olur. Tansiyon bu değerler arasındaysa şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma, görme ve bilinç bozukluğu gibi etkileri görülebilir. Ani tansiyon yüksekliğinde ise beyin kanaması ve felç görülebilir.
Hipertansiyon rahatsızlığı birçok durumda herhangi bir belirti göstermez. Ancak kimi zaman orta veya yüksek şiddette hissedilen baş ağrısı, kulak çınlaması, çarpıntı, nefes darlığı veya burun kanaması gibi durumlar hipertansiyon hastalığının habercisi olabilmektedir.
Tansiyon ölçümüne geçmeden önce kişinin beş dakika süresince dinlenmesi gerekir. Ardından kişinin kolu bir yere dayandırılarak kalp seviyesine getirilmelidir. Eğer elektronik tansiyon aleti ile ölçüm yapılacaksa manşon otomatik olarak şişer ve sonucu gösterir. Bu arada tansiyon ölçülürken kişinin konuşmaması ve hareket etmemesi gerekir.
Çoğu zaman basit bir sorun gibi görülen hipertansiyon, kalp yetmezliğine neden olabildiği için ani ölümlerle sonuçlanabilir. Kalp yetmezliği riskini azaltmak için yıllık tansiyon kontrolü ve kardiyolojik durumun takibi yapılmalıdır.
20 yaş itibariyle her bireyin düzenli olarak yüksek tansiyon kontrol yaptırması önem taşır. Bununla birlikte hipertansiyon riskinden korunmak için kilosunu sağlıklı aralıklarda tutmalı, tuz tüketimini azaltmalı, alkol tüketimini kısıtlamalı ve yeterli miktarda potasyum alınmalıdır.
Hipertansiyon, stresli yaşam, heyecan, korku ve endişe gibi duygulardan beslenir. Hipertansiyon hastası olmayan kişilerde bile bu gibi duygular tansiyon değerinin normalin üzerine çıkmasına yol açabilir. Açık hava yürüyüşleri ve düzenli egzersizler tansiyonu kontrol altına almak için etkilidir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Dahiliye Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.