Böbrekler, bir filtre gibi vücuttaki kanı süzen organlardır. Bu süzme ile yararlı maddeler vücuda geri emilir, diğerleri ise idrar ile birlikte dışarı atılır. İdrarda bulunan ve idrarla birlikte atılan mineral ve tuzlar zamanla kristalleşip birikerek taşa dönüşür.
Böbreklerde taş oluşumu,
Sağlıklı ve konforlu bir yaşam için taşların alınması gerekir. Özel Ortadoğu Hastanesi Üroloji Birimi’nde Fleksible Sistoskopi, Fleksible Üreterorenoskopive Endoskopik Holmium Lazer Taş Cerrahisi operasyonları uygulanmaktadır. Taş tedavisinde kullanılan yöntemlerle ilgili detaylı bilgilere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Böbrekler, vücudumuzdaki kanı filtreleyerek zararlı maddeleri atmakla görevli organlardır. Bu filtreleme işlemi sırasında, vücut için gerekli olan besin öğeleri geri emilirken, atılması gereken maddeler idrar yoluyla dışarı atılır. İdrar yoğunluğunun artması durumunda, normalde idrarda bulunan bazı maddeler (mineraller, tuzlar) böbreklerin iç yüzeyinde birikerek kristal formunda yapılar oluşturup daha sonra böbrek taşına dönüşebilir.
Böbrek taşları, idrardaki kalsiyum veya ürik asit seviyeleri yükseldiğinde ve taş oluşumunu önleyen sitrat miktarı azaldığında meydana gelir. Yetersiz sıvı alımı, bu durumun en temel nedenlerinden biridir.
Böbrek taşı oluşumunun belirgin belirtileri arasında şiddetli yan ya da bel ağrısı, mide bulantısı, kusma ve idrarda kan (mikroskopik olarak da görülebilir) yer alır.
Böbrek taşı oluşumunu tetikleyen faktörler arasında sıkça görülen idrar yolu enfeksiyonları, sistinüri gibi böbrek hastalıkları ve gut gibi sistemik rahatsızlıklar bulunmaktadır. Ayrıca, kronik bağırsak iltihabı da taş oluşumunu artırabilir.
Bunların yanı sıra, bireyin beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyi, sıvı alımı, cinsiyet, etnik köken, aile geçmişi ve bazı sağlık sorunları da etkileyici faktörlerdir.
Beslenme Alışkanlıkları: Hayvansal protein açısından zengin ve lif oranı düşük gıdalar tüketen kişilerde böbrek taşı oluşma riski artar.
Fiziksel Aktivite: Yetersiz hareket, kemiklerde erimeye neden olabilir ve bu da idrardaki kalsiyum seviyesinin yükselmesine yol açarak taş oluşumunu teşvik eder.
Sıvı Alımı: Yetersiz sıvı tüketimi, idrarda taş oluşumuna yol açan minerallerin yoğunlaşmasına neden olur; bu da en önemli etkenlerden biridir.
Cinsiyet, etnik köken ve yaş: Böbrek taşı oluşumunu etkileyen kritik faktörlerdir. Özellikle erkeklerde böbrek taşı kadınlara oranla daha fazla rastlanıyor. Beyaz ırkta bu durum daha yaygındır. Ayrıca, 30-50 yaş arası bireylerde görülme oranı oldukça yüksektir.
Aile Geçmişi: Taş hastalığı olan bireylerin aile üyelerinde bu duruma %25 oranında rastlanabilir. Bazı tıbbi durumlar, bu oranı yükseltebilir.
Sağlık Sorunları: İdrar yolu enfeksiyonları, gut hastalığı, kanda kalsiyum seviyesinin artmasına yol açan hastalıklar, daha önce geçirilmiş bağırsak ameliyatları ve belirli bağırsak hastalıkları da böbrek taşı oluşumuna katkıda bulunur.
Böbrek taşlarının teşhisi için sıkça laboratuvar analizleri ile birlikte ultrason veya direkt röntgen gibi görüntüleme tekniklerine başvurulmaktadır. Eğer bu yöntemlerle sonuç alınamazsa, kesin tanı koymak amacıyla bilgisayarlı tomografi yapılması önerilir.
5 mm'ye kadar olan böbrek taşları, küçük boyutları nedeniyle genellikle ağrı kesiciler, antispazmodik ilaçlar ve bol sıvı alımı ile tedavi edilir. Bu yöntemler sayesinde taşlar kendiliğinden düşebilir.
5 mm’den daha büyük taşlar için ise tedavi yöntemi, ESWL (Vücut dışından şok dalgaları ile taş kırma) kullanarak taşların kırılması ve idrarla atılmasını sağlamak üzerine kuruludur.
PNL (Perkütan Nefrolitotomi), 2 cm’den büyük ve ESWL ile kırılamayan böbrek taşlarının tedavisi için tercih edilen kapalı bir cerrahi yöntemdir. Bu işlem, hastaya genel anestezi altında bel bölgesinden 1 cm'lik bir kesik yapılarak gerçekleştirilir.
Açılan kesiden içeri girilerek taşlar bütün veya kırılarak çıkarılıabilir. Taşların kırılması, pnömatik, ultrasonik veya lazer taş kırıcılar kullanılarak yapılır.
URS (Üretoroskopi) yöntemi, üreter kanalı içinde taşların düşmemesi veya ESWL ile kırılmaması durumunda uygulanır.
Taşlar, idrar yolu aracılığıyla üreteroskop adı verilen bir aletle içeri girilerek parçalanır. Bu cihazlar, 2.5-3 mm çapında olup, görüntü elde etmek için bir mercek taşır. Tedavi sonrasında hastalar genellikle aynı gün taburcu edilir.
Yeniden oluşma potansiyeli taşıyan böbrek taşlarını önlemek için bazı önlemler alınabilir. Özellikle yaz mevsiminde yeterli miktarda su tüketmek önemlidir. Böbrek taşı söz konusu olmaması için düzenli egzersiz ve tuz kullanımının azaltılması önemli olabilir.
Bunun yanı sıra, hızlı kilo kaybından uzak durmak, böbrek taşı oluşum riskini düşürmede önemli bir yöntem olarak kabul edilmektedir.
Her böbrek taşı için ameliyat gerekli olmayabilir.
Düşmeyen böbrek ve idrar yolu taşlarının tedavisinde, cerrahi müdahale gerekli hale gelebilir; bu durum yüksek sıvı alımı ve ilaç tedavisi gibi önlemlere rağmen ortaya çıkabilir.
Ameliyat gerektiren durumlar arasında şunlar bulunmaktadır:
Böbrek taşlarının meydana gelme nedenleri çeşitli olup, alınacak önlemler beslenme alışkanlıklarına göre değişiklik gösterebilir. Böbrek taşı oluşumunu engellemek amacıyla, gün içinde yeterli su alımına özen göstermek hayati bir unsurdur. Günlük idrar çıkışının üzerinde bir su alımı sağlanmalıdır. Gerekirse, üroloji uzmanı idrar miktarını izlemeyi önerebilir. Sıcak ve kuru iklimde yaşayanlar veya düzenli egzersiz yapan kişiler için sıvı alımını artırmak daha da önemlidir.
Vücudun yeterli sıvı alıp almadığını, idrarın açık renkli olması belirtebilir.
Böbrek taşı türüne bağlı olarak, doğru bir beslenme planı oluşturmak için üroloji doktoru ve diyetisyenle görüşmek faydalı olacaktır. Sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturulurken, dengeli beslenme ilkeleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Ayrıca, günlük tuz alımını azaltmak, hem böbrek taşı oluşum riskini düşürür hem de hipertansiyon ile kalp ve damar hastalıkları gibi çeşitli sağlık sorunlarının riskini azaltır. Taşın türüne göre farklı tedavi amaçlı ilaçlar da kullanılabilir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.