İnsanlar, kaygı ve korku kavramlarını genellikle birbirlerine karıştırırlar. Bu iki kavramın yanı sıra önemli bir konu da fobilerdir. Dışarıdan gelen tehlikelere karşı hissettiğimiz duygusal tepkilere korku adı verilir. Fobi de bir çeşit korkudur ancak fobi, normal şartlar altında korkulmaması beklenen nesnelere, olaylara ve durumlara karşı ürettiğimiz korkudur. Esasında hissettiğimiz korkunun bu olay ya da nesneyle orantılı olmadığının farkındayızdır. Ancak ne kadar anlamsız bulsak da bu korkuyla başa çıkmakta zorlanırız. Biz de bu korkuya neden olan durumlarla karşılaşma ihtimalini hissedince, o durumdan ve ortamdan uzaklaşmaya çabalarız.
Korkularımızın kaynağı bir nesne olabileceği gibi gerçekleşmesinden endişe ettiğimiz bir olay da olabilir. En sık karşılaşılan korkulardan bir tanesi, hayvanlara karşı duyduğumuz korkulardır. Hayvanlara karşı geliştirdiğimiz korkular genellikle çocukluk yıllarında yaşanılanlara bağlıdır. Bunun yanı sıra fırtına, deprem, sel gibi doğal afetlere karşı geliştirilen korkular ya da uçağa binmek, doktordan korkmak, iğne yapılması gibi durumlardan korkmak da toplumda yaygın şekilde görülen korkular arasında yer alır. İğneden korkmak, kan görmekten korkmak gibi fobiler genellikle aile yaşantımızla ilişkilidir. Çocukluk ve gençlik yıllarında gelişen diğer korkulara örnek vermek gerekirse; uçağa veya otobüse binmek, köprüden geçmek, araba kullanmak veya kapalı yerlerde kalmak gibi korkular sayılabilir. Bunun dışında çocuklara özgü yüksek seslerden korkmak veya palyaço gibi özel giysili karakterlerden korkmak da yaygın görülen korkular arasındadır. Özel Ortadoğu Hastanesi’nde tedavisi gerçekleştirilen korkuları ve fobileri gelin yakından tanıyalım.
İnsanlarda korku yaratan nesne, durum veya olaylarla karşılaşıldığında kaygılar ortaya çıkar. Kaygıların yarattığı fiziksel semptomlar ise yüz kızarması, bulanık görme, ağız kuruluğu, nefes darlığı, çarpıntı ve titreme şeklinde kendisini gösterir.
Fobilerin ortaya çıkmasının nedenlerine ilişkin farklı fikirler vardır. Kimi zaman bunlardan biri, kimi zaman da birkaçı bir korkunun ortaya çıkmasına sebep olabilir. Kaygı durumunda bilinçaltımız, kendisini savunma eğilimindedir. Kimi zaman başka etkenlerden dolayı yaşadığımız kaygılar, özellikle de dile getirmesi zor kaygılar, nesneler ve durumlarla ilişkilendirilir. Bu, beynimizin geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır. Zira durumlardan ve nesnelerden kaçınmak mümkündür. Kimi zaman fobiler öğrenilmiş birer davranış olarak hayatımıza girer. Örnek vermek gerekirse çocukluk evresinde bir hayvanla ilişkili olarak yaşadığımız bir olay, başka bir olay olmasa dahi bir fobiye dönüşebilir. Bilişsel davranışçı terapiler, fobileri ile mücadele etmemizde bize fayda sağlar. Kalıtımsal ve bazı biyokimyasal faktörlerin de fobi gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir.
Özgül fobilerin ilk belirtileri genellikle çocukluk veya ergenliğin erken dönemlerinde belirmektedir. Bu durum, kadınlarda erkeklere kıyasla daha erken yaşlarda ortaya çıkma eğilimindedir.
Doğuştan gelen kaygı ve korkuya yatkınlık – bilimsel bulgular, bu eğilimin genetik olarak aktarılabileceğini göstermektedir. Korkunun bir diğer kaynağı, örnek almadır. Eğer çocukken ebeveynlerimizin özgül fobileri varsa, biz de onların korkularını benimseyebiliriz. Bu da benzer durumların gelişmesine yol açar. Farklı baskılara maruz kalmak sonucu ortaya çıkan yapay veya doğal korkular. Bazı kaygı ve korkular, sık tüketilen uyarıcı maddelere bağlı olabilir. Örneğin, aşırı miktarda kahve tüketiminin içerdiği kafein bu duruma katkıda bulunabilir. Bireyin yaşamındaki değişiklikler, fizyolojik uyumunu etkileyerek kaygı ve korkunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Örneğin, hamilelikteki gelişmeler ve hormonal değişimler buna bir örnektir.
Eğer kişinin fobileri normal yaşantısının akışını olumsuz yönde etkiliyorsa tedaviye başvurulur. Ancak kişi, örneğin yılanlardan korkuyorsa ve yaşadığı yerde bir yılanla karşılaşma ihtimali düşükse, tedaviye çoğu zaman başvurmaz. Fakat köpek korkusu olan birisi sürekli olarak sokakta veya yaşadığı ortamlarda köpeklerle karşılaşırsa, tedavi onun yaşantısını kolaylaştıracaktır. Uçak fobisi olan birinin mesleği gereği sık sık uçakla seyahat etmesi gerekiyorsa tedavi olması gerekir. Her fobinin tedavisi kendisine özgüdür. Örneğin agora fobinin tedavisi ve sosyal fobilerin tedavisi tamamen farklıdır. Nadiren ilaç tedavisinden faydalanılır. Ancak genel olarak korkunun üzerine gitme veya sistemik duyarsızlaştırma amacıyla davranışçı terapi yöntemleri tercih edilir. Kimi zaman korkunun altında yatan esas nedeni bulmaya yönelik terapilerden de faydalanılabilir. Örneğin sürekli gökdelen camı silmeniz gereken bir işyerinde çalışmıyorsanız yükseklik korkunuz hayatınızı o kadar da etkileyebilir. Uçakla seyahat etmek zorunda kalmıyorsanız, uçak korkusuyla da başa çıkmanıza gerek olmayabilir. Ancak sokağa çıkmak, insanlarla iletişim kurmak, köprülerden geçmek, toplu taşıma araçlarına binmek yaşamın vazgeçilmez parçalarıdır. Korkularınızın hayatınızı olumsuz etkilediğini düşünüyorsanız, profesyonel yardıma başvurmak için doğru zamandasınız demektir.
Kaygılar, korkularla ilişkili olsa bile esasında korku ve kaygı kavramları birbirlerinden farklıdır. Korku hemen şu anda ortaya çıkan veya birazdan çıkacak olan bir tehlikeye karşı geliştirdiğimiz bir duygusal refleks iken, kaygı genellikle gelecekte olacak olumsuz bir olaydan dolayı duyduğumuz endişedir. Vücudumuzun ve zihnimizin geliştirdiği bir savunma refleksidir. Bu yüzden kaygı, huzursuzluk veren, gerginlik yaratan bir duygudur. Bir insanda kaygı seviyesi yükseldiğinde bedeni bazı sinyaller gönderir. Örneğin terlemeye başlar, üşür, yorgun hisseder, nefes alıp vermekte zorlanır, mide ve baş ağrısı hisseder, hatta kalp atışları hızlanmaya başlar. Bununla birlikte normal seviyede bir kaygı, doğru kullanıldığında hayatta kalma becerimizi ve iş hayatımızdaki performansımızı önemli ölçüde yukarıya çeker. Başarısız olma kaygımız hiç yoksa başarılı olma motivasyonumuz da yok demektir. Ya da ölmekten endişe etmiyorsak yaşama tutunacak motivasyonumuz da olmayabilir. Yani sağlıklı seviyelerde olduğu sürece kaygı ve korku durumları bize fayda sağlarlar.
Geliştirdiğimiz korkuların ve kaygıların temel nedeni durumun veya nesnenin kötü bir sonuç doğurabileceğine dair hissettiğimiz beklentidir. Bu nedenleri sıralamamız gerekirse:
Dünya genelinde milyonlarca insanın yaşamını olumsuz etkileyen korkular sınıflandırılmış ve 6.456 çeşit korku tespit edilmiştir.
Ülkemizde son derece yaygın görülen Amofobi, iğnelerden ve iğne enjeksiyonlarından kaynaklanan korkulardır.
Korku durumuna karşı vücudumuz bazı fiziksel tepkiler gösterir. Bunlar kalp atışının hızlanması, ağız kuruluğu, baş dönmesi, bulanık görme ve mide bulantısı şeklinde ortaya çıkabilir…
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Psikoloji birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Diğer Psikoloji HastalıklarıÖzel Adana Ortadoğu Hastanesi Psikoloji Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.