Dürtü kontrol bozukluğu, kişinin içgüdüsel tepkilerini yönetmekte zorlandığı bir durumdur. Bu rahatsızlık, duygusal ve davranışsal düzeyde dürtüleriyle başa çıkma güçlüğü yaşamasını ifade eder. Dürtüler, genellikle anlık istekler veya içgüdüsel tepkiler olarak tanımlanabilir. Bu bozukluk, bireyin dürtülerini kontrol edememesi nedeniyle sosyal, iş veya kişisel yaşamında sorunlara yol açabilir. Çoğunlukla çocukluk döneminde başlasa da, yaşam boyu devam etme potansiyeline sahiptir.
Dürtü kontrol bozukluğu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), bipolar bozukluk ve obsesif-kompulsif bozukluk gibi diğer zihinsel sağlık sorunlarıyla birlikte görülebilir. Tedavi genellikle psikoterapi, davranış terapisi ve bazen ilaç tedavisini kapsar. Ancak, tedavi süreçleri bireye özgü olarak belirlenmeli ve uzman bir sağlık profesyoneli tarafından yönlendirilmelidir. Özel Ortadoğu Hastanesi’nde tedavisi gerçekleştirilen dürtü kontrol bozukluğunu (DEHB) gelin yakından tanıyalım.
Beynimizde yer alan dürtü kontrol merkezleri, hissettiğimiz her bir dürtünün olası sonuçlarını ölçer, kendimize veya bir başkasına zarar verebilecek şeyler yapmamızı önler. Buna karşın dürtü kontrol bozukluğu yaşayan kişiler, başkaları veya kendileri için zararlı olduğunu bildikleri eylemleri gerçekleştirme arzusuna karşı koyamazlar. Her insanın bazı dürtüleri vardır. Fakat dürtü kontrol bozukluğuna sahip insanlar bazı aşırı davranışlar gösterirler. Örneğin kumar, ateş yakma, saç yolma, sorunlu cinsel davranışlar, aşırı alışveriş, hırsızlık veya fiziksel saldırılar gibi dürtüleri kontrol etmekte zorlanırlar. Yaygın şekilde görülen dürtü kontrol bozuklukları içerisinde saç yolma hastalığı, kleptomani, öfke kontrol sorunu, kumar oynama bozukluğu gibi sorunlar sayılabilir. Dürtü kontrol bozukluğunun yol açtığı hırsızlık, fiziksel şiddet veya bir eşyanın tahrip edilmesi gibi durumlar, kişinin hem kendisine hem de çevresindeki insanlara büyük zararlar verir.
Dürtü kontrol bozukluklarının tek ve belirgin bir sebebi yoktur. Kimi zaman kişisel mizaç, kimi zaman genetik etkenler etkili olur. Bunun dışında hormonlar ve çevresel koşullar da bir insanda dürtü kontrol bozukluğuna yol açabilmektedirler.
Dürtü kontrol bozukluğu vakalarının ortaya çıkmasında yeme, uyku ve anksiyete bozukluğu gibi zihinsel sorunlar rol oynayabileceği gibi travmatik beyin hasarı benzeri fiziksel sorunlarla da ortaya çıkabilir. Eğer kişinin herhangi bir madde bağımlılığı söz konusuysa, dürtü kontrol bozukluğu daha da kötüye gider.
Dürtü kontrol bozukluğundan kaynaklanan davranışlar genel olarak benzer bir yol izler. Harekete geçmeden önce dürtü, kişinin yoğun bir iç gerilim yaşamasına yol açar. Dürtü, davranışa dönüştükten sonra ise kişinin hissettiği bu gerilim, görece olarak geçici şekilde hafifler ve kişi bundan kısa süreliğine keyif alır. Fakat sonrasında kişi yoğun bir suçluluk duygusuyla baş başa kalır. Bu da bir başka patlamaya neden olur.
Dürtü Kontrol Bozuklukları tanımsal olarak davranışsal bağımlılıklardır. Buna eşlik eden alkol veya uyuşturucu madde gibi bağımlılıklar söz konuysa, durum daha tehlikeli bir hale gelir. Kişinin gerçekleştirdiği dürtüsel davranışlar, beynin merkezlerini etkisi altına alır. Bu da maddi bağımlılığı ile benzer şekilde bir yoksunluk ve bağımlılık durumuna sebep olur. Dürtü kontrol bozukluğu şikayeti yaşayan kişiler genellikle davranışlarını planlamakta zorluk çekerler. Hissettikleri dürtü ile hareket ettiklerinde bir çeşit mutluluk ve haz duyarlar. Lakin eylem gerçekleştirildiği andan itibaren kişi yoğun bir pişmanlık duygusu hisseder ve kendisinden nefret etme eğilimi gösterir.
Her biri birbirinden önemli farklılıklar barındırsa da dürtü kontrol bozukluğu yaşayan kişilerin ortaklaştığı davranış kalıpları söz konusudur. Bunları sıralamamız gerekirse:
Dürtü kontrol bozukluğu vakaları genel olarak psikoterapi yöntemleri ve ilaç tedavilerinin kombine şekilde uygulanması üzerine kurulur. Tedavi sürecinin iyi yönetilmesi için kişinin düzenli olarak takip altında tutulması gerekir. Bilişsel davranışçı terapi yöntemleriyle kişilerin davranış kalıplarını tanımaları ve bu davranışların yaratacakları sonuçlar üzerine düşünmeleri amaçlanır. Bunun yanı sıra dürtü anında kişinin o davranıştan kaçınabilmesi için ihtiyaç duyacağı teknikler öğretilir. İlaç tedavisi ise dürtü kontrol bozukluğuna eşlik eden, depresyon gibi durumlar yaşayan insanlar için kullanılır.
Kontrol edilemez gibi görünen dürtü kontrol bozukluğu, tedavisi mümkün olan bir sağlık sorunudur. Çocukluk ve gençlik yıllarında tespit edilen ve doğrudan tedavi altına alınan vakalarda, yetişkinlik döneminde başlanan tedavilere kıyasla daha kısa sürede sonuç alındığı bilinmektedir.
Karşılaştığımız dürtü kontrol bozukluğu vakaları genel olarak depresyon veya madde bağımlılığı gibi farklı sağlık sorunları ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Buna göre de tedavide uygulanacak yaklaşım değişiklik gösterebilir. Genellikle antidepresanlardan ve psikoterapi tedavilerinden birlikte faydalanılır. Özellikle bilişsel davranışçı terapi yönteminin veya maruz bırakma uygulamasının dürtü kontrol bozukluğu vakalarında etkili sonuçlar doğurduğu bilinmektedir. Eğer kişinin yaşadığı dürtü kontrol bozukluğu, insan ilişkilerine de olumsuz yansıyorsa, çift terapisi veya aile terapisi gibi uygulamalardan da destek alınabilir.
Bu durumu yaşayan bireyler, dürtü kontrol bozukluğunun kendiliğinden iyileşeceğine inanma eğilimindedir. Kendi içlerinde bu dürtüyle savaşmaya çalışsalar da, tedavi edilmediği takdirde dürtüler tekrar ortaya çıkma eğilimindedir. Özellikle yetişkinlerde bu bozukluk, şiddetli davranışlar olarak kendini gösterebilir ve günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, erken tanı ve tedavi, bireylerin ve çevresindekilerin yaşadığı zorlukları önlemek açısından oldukça önemlidir.
Dürtü kontrolü ile ilgili belirtiler, çoğu zaman 6 ila 12 ay boyunca kendini net bir şekilde gösterir. Dürtüsellik, benlik gelişimi sürecinde yaklaşık 2,5 yaşlarında ortaya çıkmaya başlar. Çocuklarda bu bozukluk, genellikle 4-5 yaşlarında fark edilir.
Küçük yaşlardaki çocuklar doğal olarak dürtüsel davranışlar sergilerler. Bu davranışların bazıları şunlardır:
Araştırmalar, çocukların bu bozukluğun ebeveynlerinden kaynaklanabileceğini göstermektedir. Antisosyal kişilik bozukluğu ya da şizofreni gibi durumları olan biyolojik ebeveynlere sahip çocukların, dürtü kontrol bozukluğu riski daha yüksektir. Bu durum, genetik faktörlerin bu bozukluk üzerindeki etkisini ortaya koymaktadır.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Psikoloji birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Diğer Psikoloji HastalıklarıÖzel Adana Ortadoğu Hastanesi Psikoloji Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.