Anksiyete veya bir başka deyişle kaygı bozukluğu en sık karşılaştığımız psikolojik sorunlardan birisidir. Herkes gündelik hayatı içerisinde zaman zaman anksiyete yaşayabilir. Maruz kaldığımız durum ve olaylar karşısında endişelenebilir veya gelecekle ilgili kimi zaman duygusal kimi zaman da maddi kaygılar yaşayabiliriz. Bu kaygılar her ne kadar normal olsa da aşırı bir seviyeye ulaştığında tıbbi bir hastalığın söz konusu olduğunu unutmamak gerekir. Özel Ortadoğu Hastanesi olarak “Anksiyete bozukluğu nedir, anksiyete bozukluğu belirtileri, anksiyete bozukluğu tedavisi” gibi soruları sizler için yanıtladık.
Anksiyete bozukluğu yaşayan bireylerde yoğun ve sürekli olarak devam etme eğiliminde bir endişe ve korku duygusu vardır. Anksiyete bozukluğu kendisini panik atak krizleri ile kendisini gösterebilir. Eğer kişinin yaşadığı panik, endişe ve kaygı gibi durumlar normal yaşantısına sekte vuracak hale geliyorsa tıbbi olarak anksiyete bozukluğundan söz edebiliriz.
Anksiyete bozukluklarını ayrılık anksiyetesi, genelleştirilmiş anksiyete, spesifik fobiler ve sosyal anksiyete bozukluğu olarak sınıflandırabiliriz. Ancak unutulmamalıdır ki bir kişi birkaç anksiyeteyi aynı anda yaşayabilir.
Esasen kaygılar yaşamsal olarak ihtiyacımız olan olgulardır. Bizi günlük yaşantımızdaki sorunlar ile başa çıkabilmemiz için hazırlar ve daha hızlı karar verebilmemize ortam sağlar. Beynimizin strese tepki vererek bizi olası tehlikelere karşı uyarmasına kaygı diyoruz.
Toplumun yüzde 18’lik bir kısmı kaygı bozukluğu yaşıyor. Anksiyetesi olan bir kişi hemen her zaman olası senaryolar içerisinde en kötüsünü düşünür ve buna inanır. Kontrolsüz şekilde elinde olmadan en kötü senaryoya inanır. Bu durum sosyal hayatını, ruhsal sağlığını ve yaptığı işlerdeki verimini azaltır. Yani anksiyete bozukluğu, insanın yaşam kalitesini oldukça düşüren bir sağlık problemidir.
Elimizdeki istatistiki veriler, anksiyete bozukluklarının kadın bireylerde erkeklere kıyasla daha çok görüldüğünü söylüyor. Ancak bu tıpkı majör depresyonda olduğu gibi erkek bireylerin durumunu kabullenme ve profesyonel yardım alma konusunda geri durmalarının yarattığı bir istatistik aldatmacası olabilir. Anksiyete bozukluğu vakaları çoğunlukla aşırı korumacı bir tavırla büyütülen çocuklarda, yaşamı boyunca çevresinden olumsuz tepkiler alan sindirilmiş kişiliklerde gözleniyor.
Çocukluk evresinden kalma olumsuzluklar, mutsuzluklar, travmalar çoğaldıkça anksiyete bozukluğu riskinin de aynı şekilde arttığını söyleyebiliriz. Genetik faktörlerinde bu hastalığın aktarılmasında etkili olduğunu unutmamak gerekir.
Çocukluk döneminde yaşanan travmalar, beyindeki korku işleme sisteminde hassasiyet yaratabilir ve bu da stresle başa çıkmada aşırı duyarlılığa neden olabilir; yapılan araştırmalar, çocuklukta ortaya çıkan kaygı bozukluklarının hem çevresel hem de genetik etkenlerden etkilendiğini gösteriyor, bu nedenle belirtilerden herhangi biri görülüyorsa, zaman kaybetmeden uzman yardımına başvurmak faydalı olabilir ve online psikologlarla destek alabilirsiniz.
Ortada herhangi bir sebep olmadan kişinin aşırı bir gerginlik ve endişe içerisinde hissetmesi.
Aniden ve yoğun biçimde gelen korku panik ataklara neden olabilir. Bu sırada kişi göğsünde bir ağrı hissedebilir, kalp atışları hızlanır ve vücudundan ter boşalabilir. Kimi zaman kişi boğulduğunu veya kalp krizi geçirdiğini düşünecek kadar şiddetli şekilde panik atak krizleri yaşayabilir.
Kişisel ilişkilerimizde, başkalarının bizim yaptıklarımızla alay edeceğine veya yargılayacağına dair bir endişe ve stres duyma halimize sosyal anksiyete bozukluğu diyoruz.
Kişinin neden korktuğuna göre değişebilir. Örneğin yükseklik korkusu şeklinde ortaya çıkabilir ve yüksek bir binada, uçağa binerken aşırı endişe duymaya neden olabilir.
Kişinin kalabalık içerisinde özellikle acil bir durum yaşandığında korku ve endişe hissetmesi, buna bağlı olarak da hareket kabiliyetinin kısıtlanması…
Sevdiğiniz kişileri her an kaybetme korkusu yaşıyor ve sürekli olarak gözünüzün önünde olmalarını istiyorsanız, bu ayrılık kaygısı problemi yaşadığınızın işareti olabilir.
Çocukların aileleriyle veya kendilerini güvende hissettikleri kişilerle iletişim kurabilirken toplum içerisinde konuşamamaları şeklinde ortaya çıkar.
Her ne kadar travmatik olaylar, sağlık sorunları, genetik faktörler ve yaşanan bazı deneyimlerin kaygı bozukluklarını tetiklediğini bilsek de anksiyete bozukluğunun nedeni henüz tıp dünyasının karar verdiği bir konu değildir.
Belirtileri azaltmak ve kişinin rahatsızlığını daha iyi yönetebilmek için çok sayıda tedavi alternatifi bulunur. Ancak en yaygın şekilde uygulanan iki tedavi ilaçlar ve psikoterapi yöntemidir. Kişinin hangi tedaviye daha iyi cevap vereceği psikiyatri hekimi tarafından saptanır.
Konuşma terapisi veya psikolojik danışmanlık olarak da adlandırılan psikoterapi metodunda kişinin semptomlarını azaltmak ve duyguların davranışları nasıl etkilediğine dair farkındalık yaratmak amaçlanır.
Bu psikoterapi türü, kişide panik ve endişeye sebep olan düşünceleri ve davranışları nasıl olumlu yönde değiştirebileceğine dair bir kılavuz görevi görür. Kaygıya neden olan durumlara nasıl endişe duymadan yaklaşabileceğini keşfetme sürecidir.
Psikiyatr hekiminiz kimi zaman semptomlarınızı hafifletmek adına yatıştırıcılar ve antidepresanlar önerebilir. İlaçlar kısa süreli rahatlama amacıyla kullanılır. Uzun süreli kullanılması amaçlanmaz.
Anksiyete krizleriyle başa çıkmak için kullanabileceğiniz çeşitli yaklaşımlar mevcuttur; işte bu aşamada faydalı olabilecek bazı teknikler:
Nefes Alıştırmaları: Derin ve dengeli nefes almak, rahatlamanızı sağlayabilir. Nefes egzersizlerini öğrenmek, zihninizi sakinleştirmenize ve tekrar odaklanmanıza yardımcı olabilir.
Dik Durma: Anksiyete sırasında eğilme isteği doğabilir; ancak, dik durarak vücudunuza her şeyin yolunda olduğunu hatırlatabilirsiniz. Bu, sakinleşmenize katkı sağlar.
3-3-3 Tekniği: Anksiyete hissi geldiğinde bu tekniği uygulamak faydalı olabilir:
Kaygı Zamanı Ayırma: Sizi rahatsız eden düşünceleri bir kenara not alarak belirli bir zaman dilimi içinde bu konuları ele alın. Böylece, gün boyunca sürekli bu düşüncelerle boğuşmak yerine, onlara özel bir zaman tanımış olursunuz.
Mevcut anın tadını çıkarmak: Gelecekle ilgili endişeler yerine, o anki deneyimlerinize odaklanın. Kaygıya neden olan durumların aslında şu anda geçerli olmadığını kendinize hatırlatın.
Meşgul Olma: Anksiyete belirtileri hissettiğinizde, dikkat dağıtacak faaliyetler bulmaya çalışın. Dışarıda yürüyüş yapmak, bir kitapla dalmak veya bir film izlemek, zihninizi sakinleştirebilir.
Şeker Tüketimini Azaltma: Yüksek şeker alımı anksiyeteyi artırabilir. Kriz anında şekerli gıdalardan kaçınarak, bunun yerine protein ağırlıklı gıdalar ve bol su tercih etmek daha iyi olabilir.
Bu yöntemler, anksiyete krizlerini hafifletmenize yardımcı olabilir, ancak gerektiğinde profesyonel destek almayı da unutmayın.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Psikiyatri birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Diğer Psikiyatri HastalıklarıÖzel Adana Ortadoğu Hastanesi Psikiyatri Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.