Şizofreni, bireyin hareketlerini, düşüncelerini, davranışlarını ve gerçekliği algılama biçimini çarpıtarak değiştiren, sosyal çevresi ve ailesi ile ilişkilerini olumsuz etkileyen bir psikiyatrik hastalıktır. Kronik ve son derece ciddi bir rahatsızlık olan şizofrenide hastalar gerçeklikle arasındaki bağı kaybederek farklı davranışlar gösterirler. Kişiliklerini değiştirmeye ve gerçek olmayan şeylere inanma eğiliminde olurlar. Yaşamları boyunca devam eden bir hastalık olan şizofreni, bu nedenle sürekli olarak tedavi olmayı gerektirir. Doğru bir tedavi metodu uygulanan hastalar için şizofreni kontrol altına alınabilen bir hastalıktır.
Doğru tedavi yaklaşımı ile şizofreni hastalarının bir birey olarak sağlıklı şekilde hayatlarını sürdürmeleri ve gerek iş hayatında gerekse sosyal hayatında başarılı olmaları sağlanabilir. Fakat tedavi sürecinde yaşanan en ufak bir ihmal hastalığın yeniden tetiklenmesine sebep olabilir. Bu yüzden büyük bir özen ve titizlikle tedavinin yürütülmesi gerekir. Özel Ortadoğu Hastanesi’nde tedavisi gerçekleştirilen şizofreni hastalığını gelin yakından tanıyalım.
Hastaların gerçek ve gerçek olmayan olguları birbirlerinden ayırt etmesine engel olan psikiyatrik rahatsızlığa şizofreni adı verilir. Kişinin sağlıklı düşünce akışını ve duygu kontrolünü olumsuz etkileyerek normal davranışlar sergilemesine engel olan kronik bir hastalıktır. Çoğu vakada yavaş yavaş gelişen şizofreni hastalığında erken teşhis ve tedavinin önemi büyüktür. Hasta üzerinde ciddi komplikasyonlar oluşmadan hastalığın bir an önce kontrol altına alınması için erken teşhis ve tedavi zorunludur.
Şizofreni genellikle halüsinasyonlar, paranoyalar, korku ve çarpık düşüncelerden oluşur.
Filmler, televizyon dizileri ve romanlar, şizofreni hastalarının tehlikeli ve saldırgan özellikler gösterdiklerine dair yanlış bir algı yaysalar da gerçekte durum farklıdır. Şizofreni hastaları, çoklu kişilik bozukluğu veya bölünmüş kişilik özelliği göstermezler. Şiddet eğilimi ise hastaların büyük çoğunluğu için söz konusu değildir. Hastalık yaşam boyu devam etse de hastalar doğru tedavi yöntemleri ile desteklendiklerinde toplum içerisinde, aileleri ile yahut da tek başlarına hayatlarını sağlıklı şekilde sürdürüp, başarılı olabilirler.
Şizofreni rahatsızlığı dönem dönem alevlenir, dönem dönemse yatışma eğilimi gösterir. Diğer psikiyatrik rahatsızlıklara kıyasla hastaların sosyal yaşantılarına, mesleki yaşantılarına daha fazla olumsuz etki eder. Özellikle hastalığın alevlenme evresinde kişi ciddi şekilde gerçek ve gerçek dışı olayları birbirinden ayırt edemez hale gelir. Bu durum psikoz olarak adlandırılır. Şizofreni psikotik rahatsızlıklar arasında en şiddetli olanlardandır. Her ne kadar semptomların şiddeti hastadan hastaya değişkenlik gösterse de alkol kullanımı, ilaçların aksatılması veya madde kullanımı gibi faktörler hastalığın şiddetini arttırmaktadır.
Çoğu hastalıkta olduğu gibi şizofreni rahatsızlığında da başlangıç evresi semptomları son derece hafiftir. Hastanın yakınları belki bir şeylerin yolunda gitmediği hissine kapılabilir. Şizofreni belirtileri arasında düşünme, davranış ve duygulara dair farklı sorunlar bulunur. Çoğunlukla düzensiz konuşma, kendini ifade etmekte güçlük çekme halüsinasyon ve sanrılar görme gibi sorunlar gözlenmektedir. Bunun dışında şizofreni vakalarında gözlenen belirtiler şu şekildedir:
Şizofreni hastaları gerçek olmayan olay ve olgulara inanma eğilimi gösterirler. Bunlar kimi zaman hayal kimi zaman da sanrı olarak tanımlanabilir. Örneğin bir şizofreni hastası birileri tarafından takip edildiğine, birisinin ona takıntı seviyesinde aşık olduğuna, tacize uğradığına veya her an büyük bir felaketin gerçekleşmek üzere olduğuna inanıp kendisini bu düşüncelerle birlikte şüphe ve endişeye kaptırabilir.
Şizofreni vakalarında sıkça karşılaşılan gerçek olmayan şeyleri duyma ve görme gibi durumlar da halüsinasyon olarak tanımlanırlar. Bu halüsinasyonlar şizofreni hastaları için tümüyle gerçektir ve en az gerçekten yaşanmış bir olay kadar etkilidir. Halüsinasyonlar herhangi bir duyu ile ortaya çıkabilir ancak genellikle işitme duyusunda kendisini gösterir.
Düzensiz düşünceler ve konuşmalar da şizofreni vakalarında en sık karşılaşılan belirtiler arasındadır. Genellikle hastaların konuşarak kendilerini ifade etmekte zorlandıklarını, kendisine yöneltilen sorulara ya kısmen ilgili ya da tümü ile ilgisiz cevaplar verdikleri, anlamsız kelimeler kullandıkları gözlenir.
Şizofreni vakalarında kimi zaman çocuksu davranışlar, hedefe odaklanmakta zorluk çekme, abartılı ve gereksiz hareketler, kendisine yöneltilen talimatlara karşı direnç gösterme ya da duruş ve şekil bozuklukları gözlenebilir. Bunlar da en belirgin semptomlar arasındadır.
Tüm bu saydığımız belirtilerin yanı sıra hastada kişisel hijyenin ihmali, bazı önemli olaylara karşı duygusuzluk hali, göz temasından kaçınma, çalışma verimliliğinin azalması, mimiksizlik, aniden gelen depresyon veya duygusallık, yakın olduğu kişilere karşı şüphe, hobilerinden zevk alamama, kendisini sosyal yaşantıdan soyutlama, günlük aktivitelere karşı ilgisini kaybetme gibi çok sayıda semptomdan da söz edebiliriz.
Bu belirtilerden bazıları sürekli olarak varlığını devam ettirirken bazıları da ara sıra kendisini gösterebilir.
Şizofreninin kesin nedeni henüz tıp dünyasınca tespit edilebilmiş değildir. Fakat genetik, çevresel ve beynin kimyasal yapısı ile ilgili faktörlerin bu hastalığın gelişim sürecinde etkili rol oynadığı bilinmektedir. Aile bireyleri arasında şizofreni yahut da başka bir psikotik hastalık öyküsü barındıran bireylerin daha büyük risk altında olduklarını belirtmek gerekir. Bazı nöro görüntüleme çalışmalarından elde edilen veriler, şizofreni hastalarının merkez sinir sistemi yapısının diğer bireylerden farklı olduğunu gösterir. Beyin kimyasından kaynaklanan bozukluklarda glutamat ve dopamin benzeri nörotransmittlere dair sorunların neden olduğu tahmin edilmektedir. Bilim dünyası henüz bu farklılıkların bir anlamı olup olmadığına kesin olarak karar vermiş değildir.
Şizofreni teşhisi çoğunlukla yaşadığı problemler yakınlarınca fark edilen hastaların psikiyatri kliniğine başvurması veya getirilmesinin ardından konulur. Belirtileri şizofreni hastalığı ile benzerlik arz eden çok sayıda psikiyatrik rahatsızlık bulunduğu için uzman hekimler tarafından detaylı muayene ve tanı testleri gerçekleştirilir.
Şizofreni hastalığının gösterdiği belirtiler aynı zamanda alkol kullanımı, madde bağımlılığı ya da bazı ilaçların yan etkilerinden kaynaklanan belirtiler de olabilir. Teşhisin net bir şekilde koyulabilmesi için psikiyatrik testler, kan testleri, fiziksel muayeneler ve tıbbi görüntüleme tetkikleri uygulanmaktadır. Tüm bu test ve muayenelerin ardından teşhis konulur ve hastalığın şiddet seviyesi dikkate alınarak kişi için en uygun tedavi süreci başlatılır.
Şizofreni hastalığı, kronik bir rahatsızlıktır. Bu da semptomlar büyük oranda ortadan kalksa bile kişinin yaşamı boyunca tedaviye devam edilmesi gerektiği anlamına gelir. Tedavi sürecinin temel taşı antipsikotik ilaçlardır. Bu tür ilaçlar semptomları ortadan kaldırmak amacı ile kullanılır. Bu sayede kişinin psikolojik, fizyolojik ve sosyal açıdan sağlıklı bir birey gibi yaşaması sağlanır. Tedavi kişinin yaşamı boyunca devam edeceği için ilaç uygulamasının mümkün olan en minimum dozda devam etmesi istenir.
Psikiyatr hastanın durumunu düzenli şekilde takip eder ve gerekli gördüğünde ilacın türünde, dozunda ya da kullanım sıklığında değişikliğe gidebilir. Anti-anksiyete ve antidepresan ilaçları ile kombine bir tedavi süreci planlanabilir. Hastalar çoğu zaman ciddi yan etkilerden dolayı bu ilaçları kullanmak istemezler. Bu yüzden hastanın tedavi sürecinde hekimle işbirliği içinde olmaya ikna edilmesi gerekir. Bu nedenle ilaç tedavisine ek olarak bireysel terapiler ve aile terapilerinden faydalanılır.
Doğru yürütülen bir tedavi süreci ve hekim tarafından sürekli takip edilmesi sayesinde bir şizofreni hastası başarılı, sağlıklı ve üretken bir yaşam sürebilir. Bu nedenle şizofreni belirtileri gösterdiğini düşündüğünüz bir yakınınız varsa geç kalmadan bir psikiyatri kliniğine başvurmasını sağlamalısınız. Bu sayede hastalık kısa süre içerisinde kontrol altına alınabilir.
Şizofreni hastaları, yaşadıkları zorluğun ciddi bir zihinsel bozukluktan kaynaklandığını çoğu zaman kavrayamazlar. Bu nedenle, şizofreni ile mücadele eden bireyler için yardım alma sorumluluğu genellikle aile üyeleri veya arkadaşlarına düşer.
Eğer bir kişinin şizofreni belirtileri gösterdiği düşünülüyorsa, endişeleri paylaşmak için öncelikle o bireyle açık bir iletişim kurulması önemlidir. Bireyi profesyonel yardım almaya zorlamak mümkün olmayabilir; ancak, bu kişinin bir uzman veya ruh sağlığı profesyoneliyle iletişime geçmesine yardımcı olmak mümkündür.
Bazı durumlarda, bireyin acil olarak hastaneye yatırılması gerekebilir. Eğer kişi, kendisi veya başkaları için tehlike oluşturuyorsa ya da temel ihtiyaçlarını (beslenme, barınma, giyinme) karşılamakta zorluk çekiyorsa, durumun değerlendirilmesi için yakınlarının bir sağlık uzmanına veya acil durum görevlisine başvurması önerilir.
İntihar düşünceleri ve davranışları, şizofreni hastaları arasında sıkça görülen bir durumdur. Bu rahatsızlık, bireylerin zihinsel sağlık durumları üzerinde önemli etkilere sahip olabilir. Eğer bir kişinin intihar riski taşıdığına dair endişeler varsa veya daha önce bir girişimde bulunduysa, bu bireyin yalnız bırakılmaması ve acilen 112 acil hattının aranması gerekmektedir. Eğer güvenlik durumu elverişli ise, birey en yakın acil servise yönlendirilmelidir. Bu şekilde, gerekli tıbbi müdahale hızla sağlanabilir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Psikiyatri birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Diğer Psikiyatri HastalıklarıÖzel Adana Ortadoğu Hastanesi Psikiyatri Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.