Davranım bozuklukları, çocukluk evresinde ve gençlerde karşılaştığımız önemli davranışsal ve duygusal sorunlara neden olan bir çeşit rahatsızlıktır. Davranım bozukluklarının en belirgin özellikleri başkalarının temel haklarına karşı saldırı niteliği taşımasıdır. Bunun yanı sıra aynı davranım bozukluğunun sürekli olarak tekrar etmesi gerekir. Sosyal ve toplumsal kuralların, normların reddedilmesi ile karakterizedir. Davranım bozukluklarının temelinde saldırganlık ve zarar görme güdüsü vardır. Özel Ortadoğu Hastanesi, “davranım ve davranış arasındaki fark, davranım bozukluğu tedavisi, davranım bozukluğu tanı kriterleri” gibi konuları sizler için anlattı.
Genç bireylerde ve çocuklarda çeşitli davranış sorunları ile karşılaşabiliriz. Bu tür problemler gelişim sürecinin herhangi bir noktasında meydana gelebilir. Bu ve benzeri davranış sorunlarının “Davranım Bozukluğu” tanımı içerisine girebilmesi için uzun süreler boyunca devam etmesi ve bilhassa başka insanların haklarını çiğneyip kuralları hiçe sayma şeklinde ortaya çıkması gerekir.
Davranım bozukluklarının toplum içerisinde görülme sıklığı cinsiyetlere göre analiz edildiğinde erkeklerde %6-16 arasında seyrederken kızlarda ise %2-9 seviyelerinde gelişmektedir.
Teşhis koyulabilmesi için en az bir tanı kriterinin çocukta son altı ay süresince bulunması şartıyla, üç temel tanı kriterinin veya daha fazlasının 12 aydır gözleniyor olması gerekir. Davranım bozukluğunun tanı kriterlerini gelin daha yakından tanıyalım.
Toplumda davranış bozukluklarının sıklığı, bilimsel araştırmalara göre %2,6 ile %15 arasında değişiklik göstermektedir. Ancak klinik uygulamalarda bu oranların %20’nin üzerinde olduğu gözlemlenmektedir. Özellikle erkek çocuklarında, kız çocuklarına kıyasla daha fazla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Belirtilerin genellikle 4 ile 8 yaşları arasında başladığı görülmekte; bu süreçte Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, kaygı bozuklukları ve depresyon gibi diğer tanılar da sıklıkla eşlik edebilmektedir.
Karşıt olma bozukluğu çocukluk ve ergenlik dönemlerinde karşılaştığımız bir çeşit davranış bozukluğudur. Bu durumun en temel özellikleri, çocuğun kurallara uyum sağlamayı reddetmesi, ailenin her talep ve talimatına karşı gelmesi, sürekli olarak tartışmacı ve inatçı bir tutum sergilemesidir. Gelişimsel olarak çocuğun öz güvenini kazanıp bireyselliğini keşfettiği ergenlik döneminde ortaya çıkması beklenir. Fakat bu durumun bir çeşit davranış bozukluğu olarak tanımlanabilmesi için bu tutum ve davranışların uzun süredir devam ediyor olması gerekir. Kişinin ve çevresindekilerin günlük yaşantılarını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemesi gerekir. Okul çağındaki çocuklarda karşıt olma ve karşı gelme bozukluğunun görülme yüzdesi ise %16 ila %22 seviyelerindedir.
Karşıt olma ve karşı gelme bozukluğunu teşhis etmek için kullanılan kriterler şu şekildedir:
Tanı konulması için bu saydığımız kriterlerden en az dördünün altı aydır görülüyor olması gerekir.
Karşıt olma ve karşı gelme bozukluğu, ailedeki ortamla ve aile bireylerinin tutumları ile yakından ilişkilidir. Kimi zaman ailenin esnek ve kuralsız tutumu karşıt olma ve karşı gelme bozukluğunu tetikleyebilirken tam tersine çok katı ve sert tutumlar da bu bozukluğa neden olabilmektedir.
Anne ve babanın kurallar konusunda birbirlerinden farklı davranış sergilemesi veya koydukları kurallar hakkında tutarsız davranmaları süreci olumsuz etkiler. Aile ve çocuk arasındaki ilişkinin yeterince sağlıklı olmadığı veya çocuğun ihmal edildiği durumlarda da bu tür davranışlar gelişebilmektedir.
Karşıt olma ve karşı gelme bozukluğu çocuğun aile ile ilişkisini, sosyal çevresiyle olan iletişimini ve okuldaki başarısını olumsuz yönde etkiler. Bilhassa okul ortamında bu gibi davranışlar gösteren çocuklar öğretmenleriyle ve okul yönetimi ile ciddi sorunlar yaşarlar. Sosyal ilişkilerinde yaşadığı sorunlar çocuğun giderek daha yalnız kalmasına ve buna bağlı olarak daha yıkıcı ve saldırgan davranışlar göstermesine yol açar. Neticesinde daha büyük bir rahatsızlık olan davranım bozukluğu ortaya çıkar.
Tedavi sürecinde ergenlerde bireysel terapi yöntemi ile sonuç alınmaya çalışılırken çocuklarda ise oyun terapisi ile yol alınır. Terapide kuralları ve sınırları belirleme amacı ile hareket edilir. Bununla birlikte öfke duygusunu kontrol altına almak, sosyal becerilerini geliştirmek zararlı davranışları kontrol altına almak ve aile ile ilişkilerin geliştirilmesini sağlamak gibi amaçlar güdülür. Bunun haricinde ailenin iç dinamikleri anlaşılmaya çalışılır. Terapinin izlediği seyre göre gerektiğinde psikiyatrik değerlendirmeye veya ilaç tedavisine başvurulabilir.
Davranım bozuklukları, başlangıç gösterdiği yaşa göre iki farklı şekilde ortaya çıkar. Çocukluk evresinde başlayan davranım bozuklukları ve ergenlik dönemde başlayan davranım bozuklukları. Bu iki tip bozukluk, gösterdiği belirtiler, hastalığın seyri ve tedavi süreci bakımından birbirlerinden ayrılır. Çocukluk döneminde başlayan davranım bozuklukları ilerleyen yaşlarda anti-sosyal kişilik bozukluğuna yol açma riski taşır. Bu gibi sorunlar daha uzun süreli ve zorlu tedaviler gerektirir. Ergenlik evresinde başlangıç gösteren davranış sorunları ise genellikle ergenliğe özgü problemler olmakla birlikte sürekli hale gelir ve çocuğun gündelik yaşantısını olumsuz etkilemeye başlarsa davranım bozukluğuna dönüşür.
Davranım bozukluğu kişinin günlük yaşantısını, sosyal ilişkilerini olumsuz etkiler. Bu durumu işaret eden belirtiler görülür görülmez, geç kalmadan tedaviye başlanmalıdır. Tedavi edilmediği taktirde çocuğun ileriki yıllarda anti-sosyal davranışlar sergileyen, saldırganlık gösteren, suça eğilimli insanlar olmasına yol açabilir.
Davranım bozukluğunun nedenleri kesin olarak bilinmese de yapılan bilimsel çalışmalar öne çıkan bazı risk faktörlerinden söz ediyor. Yapılan araştırmalar dikkate alındığında çocuğun duygusal, cinsel ya da fiziksel istismara maruz kalması, ailenin tutarsız ve kuralsız bir tutum sergilemesi, çevresinde suç oranının veya suça eğilimin yüksek olması, aile içi huzursuzluk ve çevresinde alkol-madde bağımlısı bireylerin bulunması gibi durumların en belirgin risk faktörleri arasında yer aldığını görüyoruz.
Davranım bozukluğu vakalarında tedavinin en mühim unsurlarından biri aile bireylerinin ve çevrenin çocuğa karşı nasıl davranmaları gerektiği konusunda detaylı şekilde bilgilendirilmesidir. Tedavi sürecinde psikolog, aile, okul, psikiyatr gibi bileşenler birlikte ve koordine hareket etmelidir. Ancak bu şekilde başarılı sonuçlar elde edilebilir. Bununla birlikte çocukta davranım bozukluğu ile birlikte gelişen başka psikiyatrik problemler de varsa ilaç tedavisi veya psikiyatrik değerlendirmelerden de faydalanılır.
Davranım bozukluğunda tedavinin en önemli basamaklarından biri, ailenin ve çevrenin çocuğa karşı nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgilendirilmesidir. Tedavide, psikiyatr, psikolog, aile ve okul işbirliği tedaviden olumlu sonuçlar alınması için oldukça gereklidir.
Davranım bozukluğu tedavisinde hasta ile bireysel olarak yürütülen terapinin haricinde bazı yaşamsal değişiklik ve düzenlemeleri de gerektirir. Öfke kontrolünün sağlanması, çocuğun sosyal becerilerinin geliştirilmesi, duygularını düzenleyebilme yeteneği kazanması amaçlanır. Aile ve öğretmenle iş birliği içinde hareket edilmesi tedavinin başarı şansını arttırmaktadır.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Psikiyatri birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Diğer Psikiyatri HastalıklarıÖzel Adana Ortadoğu Hastanesi Psikiyatri Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.