Anasayfa Tıbbi Birimler Göğüs Hastalıkları Büller (Bülloz Akciğer Hastalığı)
Büller

Büller (Bülloz Akciğer Hastalığı)

Büller, bronşların son kısmında meydana gelen hava boşluklarının hasar alıp genişlemesi sonucunda medya gelen ve içerisinde hava barındıran akciğer yapılarıdır. Bül kavramı, ölçek olarak 1 cm’den daha büyük yapılar için geçerlidir. Bleb ise visseral plevra adı verilen ve akciğeri çepeçevre saran zarlar arasında hava toplanmasının sonucunda oluşur. Bleb ince çeperinde yırtılma meydana gelir. Bunun sonucunda hava plevral boşluğa doğru geçer ve neticede pnömotoraks vakasına sebep olur. Buna karşın kistlerin içi bronş epiteli ile kaplıdır ve bilgisayarlı tomografi sırasında bül gibi görünürler.

Büllöz akciğer rahatsızlıklarının gelişmesinin nedenleri arasında İv ilaç bağımlılığı, sigara ve tütün ürünlerinin kullanılması, skar oluşumu, amfizemetöz akciğer gibi etkenler yer alır. Taş ocağı, maden, seramik ve cam imalatı, inşaat, dökümhane gibi ortamlarda çalışan kişiler bu hastalık için risk grubunu teşkil ederler.

İçindekiler

Büllöz Akciğer Hastalığı Nedir?

Büllöz akciğer hastalığı, akciğerlerde bül, bleb veya amfizem adı verilen hava dolu yapılarla karakterize bir rahatsızlıktır. Bu hastalıkta, bronşiollerdeki hava boşlukları hasar görerek genişler ve anormal yapılar oluşturur.

Bül, 1 cm’den büyük hava dolu yapılar için kullanılan bir terimdir ve akciğer parankiminde, akciğer zarında ya da akciğerin çevresindeki duvarlarda görülebilir. Bleb ise akciğerin dış zarları arasında biriken havayı ifade eder. Bu yapıların ince duvarı yırtıldığında, hava göğüs boşluğuna sızar ve plevral boşlukta birikerek pnömotoraks adı verilen ciddi bir duruma yol açabilir.

Araştırmalar, erkeklerde büllöz akciğer hastalığının kadınlara oranla yaklaşık iki kat daha fazla görüldüğünü ortaya koymaktadır. Yaşlanma da bu hastalığın gelişiminde önemli bir faktördür; yaş ilerledikçe bağışıklık sistemi zayıflar ve hastalığa yatkınlık artar.

Büllöz akciğer hastalığına neden olabilecek başlıca faktörler şunlardır:

  • Sigara içmek
  • Tüberküloz gibi bulaşıcı hastalıklar
  • Genetik faktörler
  • Uzun süre kötü hava kalitesine maruz kalmak
  • Bronşektazi, bronşit veya astım gibi kronik iltihabi hastalıklar
  • Sarkoidoz gibi nadir görülen hastalıklar

Hastalığın ilerlemesiyle bullaların boyutu 1 ila 10 cm arasında değişebilir. Daha büyük olanlar dev bül olarak adlandırılır. Bu yapılar tek veya çoklu şekilde oluşabilir ve çevredeki sağlıklı dokuları sıkıştırarak akciğer fonksiyonlarını ve oksijen seviyelerini olumsuz etkileyebilir.

Büllöz Akciğer Hastalığının Klinik Belirtileri

Büllöz akciğer hastalığına yakalanan kişilerde çoğunlukla hiçbir şikayet oluşmaz. Fakat bazı vakalarda büller nefes darlığı, göğüs ağrısı benzer bazı semptomlar gösterebilirler. Kimi zaman spontan pnömotorakstan kaynaklı bazı bozukluklar da yaşanabilir. Enfeksiyon bulguları sayesinde hastalık teşhis edilebilir. Kişinin göğüs yan ağrıları yaşaması da büllöz akciğer hastalığının belirtileri arasında sayılabilir. Fiziksel muayenelerde rastlanan bulgular arasında azalan akciğer sesleri de bulunmaktadır.

Büllöz Akciğer Hastalığı Teşhisi

Herhangi bir semptom göstermeyen vakalarda büyük büller ancak akciğer grafisi tetkikinde görülebilirler. Büllöz akciğer hastalığının tanısı Bilgisayarlı Tomografi sayesinde konulabilmektedir. KOAH ve amfizematöz gibi hastalıklar yaşayan kişiler düzenli olarak takip altında tutuldukları ve akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi tetkiklerine tabi tutuldukları için Büllöz Akciğer Hastalığı da kolaylıkla teşhis edilebilir.

Kimi vakalarda ise pnömotoraks için yapılan bilgisayarlı tomografi sırasında rastlantısal olarak büllöz akciğer hastalığı tespit edilebilir. Check Up sırasında uygulanan tetkiklerde de teşhis konması mümkündür.

Göğüs kafesi içerisinde dev bir balonu andıran büllöz amfizem vakaları da cerrahi olarak önemlidir. Bu durum kaybolan akciğer sendromu olarak da isimlendirilir. Hastalar zamanla nefes darlığı geliştiğini hissederler ya da hiçbir semptomla karşılaşmadan tesadüfen de teşhis edilebilir.

Dev Büllöz amfizem göğüs kafesinin neredeyse üçte birini kaplar. Akciğer parankimine baskı uygular ya da her iki üst lobda da dev büller şeklinde oluşur.

Büllerin duvar kalınlığı genel olarak 1 mm’den daha kısadır ve bu da görünmelerini zor hale getirir. Kimi durumlarda pnömotoraks ile de karıştırılabilir. Bu yüzden büllerin sayısını, boyutunu ve bulunduğu yeri doğru tespit edebilmek için akciğer grafisinden daha hassas bir yöntem olan bilgisayarlı tomografi tetkiki kullanılmalıdır

Büller ve Büllöz Akciğer Hastalığı Tedavisi

Diffüz parankim tulumu var ise büllöz akciğer rahatsızlığı olan kişiler özel olarak değerlendirme altına alınmalıdır. Örnek vermek gerekirse solunum fonksiyonundaki en ufak bir artışın bile yüksek fayda sağlayacağı hastalar için cerrahi tedavi seçenekleri değerlendirilmelidir. Massif kanama ya da pontan pnömotoraks benzeri akut komplikasyonlarda ve kist varlığında geç kalınmadan cerrahi tedavi prosedürü uygulanmalıdır. Bunların haricinde akciğer dokusunun kısmen normal olduğu vakalarda yaşanan cerrahi endikasyonları sıralamamız gerekirse:

  • Büllerin aşırı büyümesi, dev büllerin varlığı
  • Etrafında bulunan akciğer dokusunu komprese edecek şekilde büyüme eğiliminde büllerin varlığı
  • Büllerin enfekte olması ve tıbbi tedavi metotlarına yanıt vermemesi
  • Pnömotoraksın yinelemesine sebep olan büllerin varlığı
  • Bülün ani şekilde genişlemeye başladığı durumlar
  • Bül hacminde yaşanan değişikliklerden kaynaklanan göğüs ağrısı
  • Akut solunum yetmezliğine neden olan büller
  • Bül ile birlikte hastanın aynı zamanda operabl akciğer kanseri bulunması

Büllöz akciğer hastalıklarında cerrahi tedavi yöntemleri sonuçları bakımından oldukça etkilidir. Zira işe yaramayan fiziki bir hava boşluğunun, hastanın göğüs kafesinden çıkartılması, sağlam halde bulunan akciğer dokusunun solunum sürecine daha rahat şekilde dahil olmasını sağlar. Buna karşın ameliyat olması mümkün gözükmeyen hastalar için uygulanan medikal tedavi seçenekleri de söz konusudur.

Cerrahi tedaviye başlamadan önce hastalar solunum ve kardiyak bakımından detaylı bir değerlendirmeye tabi tutulurlar. Bunun için başta solunum testleri olmak üzere bazı tetkikler gerçekleştirilir. Ameliyatın ardından hastaya çeşitli kolaylıklar sağlayacak ve yaşantısını en kısa zamanda normale çevirmesini mümkün kılacak solunum egzersizlerinin eğitimi verilir.

Genel olarak bu vakalarda videotorakoskopi yani VATS yöntemi uygulanmaktadır. Bu yöntem minimal invazif bir uygulamadır. Ancak gerektiğinde açık bir cerrahi girişim yani torakotomi de uygulanabilir. Cerrahi tedavinin başarısını arttırmak, hastalığın nüks etmesini önlemek için doku kesicilerle birlikte insan bedeni ile uyumlu doku yapıştırıcıları da kullanılmaktadır.

Sağlıklı Yaşam Alışkanlıkları

Hangi tedavi yöntemi tercih edilirse edilsin, günlük rutine sağlıklı alışkanlıklar eklemek, tedavi sürecini hızlandırarak hastanın daha çabuk toparlanmasına katkı sağlar.

Bu alışkanlıklar arasında, düzenli solunum egzersizleri yapmak, temiz havada yürüyüşlere çıkmak, hafif fiziksel aktivitelerle bedeni desteklemek ve sigarayı bırakmak gibi önemli adımlar yer alır.

Göğüs Cerrahisi Birim Doktorları

Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Göğüs Cerrahisi birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.

Diğer Göğüs Cerahi Hizmetleri

Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Göğüs Hastalıkları Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Online İşlemler