Hem balon ve stent uygulamaları için hem de koroner anjiyografi işlemleri için el bileğinde yer alan atardamarların kullanılması 1989 yılından bu yana tıp dünyasında tercih edilen bir yöntemdir. O günden bu yana pek çok kalp kliniği anjiyografi işlemlerinde Radial Anjiyografi’yi tercih eder. Kasık damarı yerine el bileğindeki atardamarın kullanılması, hem doktor hem de hasta açısından büyük avantajlar barındırır.
El bileğindeki atardamar üzerinden yapılacak anjiyo uygulamasından önce hastanın cildinin altına lokal anestezi uygulanır. Yalnızca 3 mm büyüklüğünde bir kesi açıldığı için hasta herhangi bir ağrı veya acı hissetmemektedir. Bununla birlikte anjiyo sırasında, giriş yeriyle ilgili meydana gelebilecek komplikasyon riski ise %1 seviyesinin altındadır. Doktorun azami dikkat göstermesi gereken konulardan biri de, açılan kesinin sıkıştırılmasıdır. Zira giriş yerine ilişkin yaşanan komplikasyonların önemli bir çoğunluğu, bu deliğin yeterince iyi ve doğru şekilde kapatılmamasından dolayı meydana gelir.
Anjiyo denildiğinde akla ilk gelen olumsuzluk, hastanın yatakta hareketsiz uzanma zorunluluğu veya tuvalet ihtiyacının yatakta karşılanmasıdır. Ancak bu gibi konforsuz durumlar, el bileğinden gerçekleştiren anjiyo işlemlerinde söz konusu değildir. Radial Anjiyografi’de hastalar salona yürüyerek gelirler ve işlemin ardından yeniden yürüyerek evlerine dönebilirler. Tuvalet ihtiyaçlarını kendi başlarına karşılayabilir ve kasık damarlarından uygulanan anjiyodakinin aksine, 6 saat boyunca yatağa mahkum kalmazlar. El bileği anjiyografi işleminde 3-4 saatlik bir gözetim süresi gerekir. Bu gözetim süresi boyunca hastalar hareketli halde bulunabilirler.
Radial anjiyo girişiminin ardından kişi evine yürüyerek döner. Hatta kolunu zorlamaması koşulu ile istediği her aktiviteyi yerine getirebilir. Doktorun tavsiyesine uyarak, gereken süre boyunca bandajı çıkarmaması veya banyo yapmaması yeterlidir.
Radial Anjiyografi işlemi, hemen herkes için uygundur. Yalnızca bir kaza veya yaralanma sonrasında kolunda travma meydana gelen kişiler ile diyalize girmesi gereken hastalar, el bileğinden anjiyo olamazlar.
El bileğinden gerçekleştiren anjiyonun sonrasında hastanın kolunu fazla zorlanmaması gerekir. Yemek yiyebilir, basit hareketlerde kolunu kullanabilir. Ancak ağır nesnelerin kaldırılması gibi zorlayıcı aktivitelere girmemesi gerekir. Bu noktada açılan kesinin en kısa sürede kapanması hedeflenir. Hastanın kolunun üzerine yatması, kolda morarmalar yol açabilir. Fakat bu durum, kısa sürede kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Radial Anjiyografi’de özel bir beslenme programı uygulanmasına gerek kalmaz. Yine de hastanın damarlarında tıkanıklık sorunu varsa, az tuzlu, katı yağlardan yoksun ve düşük kolesterollü bir beslenme programı tavsiye edilebilir. El bileği anjiyografisinin ardından bol su tüketilmeli ve bu sayede hastaya uygulanan kontrast maddenin vücuttan atılması sağlanmalıdır.
Radial anjiyografinin, kasık damarları kullanılarak gerçekleştirilen anjiyo işlemine kıyasla temel üstünlüğü, hastaya sağladığı konfor ve olası risk faktörlerinin minimal seviyelerde olmasıdır. Kasık damarından gerçekleştirilen anjiyografi işleminde, giriş bölgesinde damar balonlaşması, damarda kontrolsüz kanama ihtimali, kasık bölgesinde meydana gelebilecek şişlikler, atar ve toplardamarlarda oluşabilecek delikler ve hastanın hareket kabiliyetini kısıtlayan sorunlar gibi riskler söz konusudur. Öte yandan radial anjiyografi işleminde bu komplikasyonların ihtimali sıfıra yakın seviyelerdedir. Özellikle geçtiğimiz 7-8 yıl süresince radial anjiyografi, yaygınlığını önemli ölçüde arttırmış ve en popüler anjiyografi tekniği olmuştur. Diğer kardiyolojik teşhis ve tedavi yöntemlerinden bahsetmek gerekirse:
Yeni doğan bebeklerden, her yaş grubundan çocuklara kadar, kalpte meydana gelen deliklerin ameliyata gerek kalmaksızın kapatılması işleminde kullanılır. Bilhassa kalp kapaklarındaki darlıklarda girişimsel anjiyografi yöntemiyle ameliyata gerek kalmadan tedavi sağlanması mümkündür.
Girişimsel bir tedavi olan elektrofizyoloji yöntemi, özellikle kalp ritim bozukluğu vakalarında doktorların başvurduğu tetkiklerden biridir.
Stres altında ve doku düzeyinde değerlendirme yapmamıza olanak sağlayan bir çeşit kardiyolojik ölçümdür.
Bu tetkik, kalp kasının damarlar tarafından sağlıklı beslenip beslenmediğini veya ne derecede beslendiğini anlamamızı sağlayan bir çeşit ölçümdür.
Efor testi; ortalama, dahili ve gerçek zamanlı şekilde analiz yapmamıza olanak sağlar.
Bu yöntem, hastanın kalp ritminin 24 ila 48 saat süresince izlenmesini ve kaydedilmesini sağlar.
Kişinin tansiyonundaki dalgalanmaların, gün boyunca takip edilmesi ve kayıt altına alınmasını sağlar.
Bu tetkikler sayesinde kişinin kalp ve damar sistemine ilişkin rahatsızlıkların teşhisinin konulması ve takibinin yapılması mümkündür.
İleri seviyede bir teknoloji kullanan bu yöntem, kaset kullanmaksızın görüntü almamızı sağlar.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Kardiyoloji Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.